5.5

2.8K 146 11
                                    

Mucize kavramına inanmayı bırakalı uzun yıllar olmuştu.Bana kalırsa mutluluk,o kadar kötü günün üzerine gelen bir süre devam eden bir duyguydu.Yani acılarımızın hediyesiydi.

Bütün yaşadıklarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti ama karşımdaki manzarayı bana ödül olarak veren bir acı yoktu,olamazdı.Sırf bu görüntü için aynı şeyleri yaşardım ve gram sesim çıkmazdı.

Bugün doğumun üzerinden 18 gün geçmişti ve miniklerimiz evlerine kavuşmuştu.Sanırım huy olarak biraz bana benziyorlardı belkide sadece inatları tam bendi.Hayata tutunmaya o kadar inat etmişlerdi ki ne olursa olsun başarmışlardı.

Onlardan önce renksiz,monoton olan hayatımıza ışık yakmışlardı.Kendileri ile bizide aydınlatmışlardı.

Çağlar koltuğa uzanmış bir göğsünün üzerine Güneşi,diğer tarafınada Güneyi yatırmıştı.

Evet isimlerini belirlemiştik aslında benim ilk günden aklımda Güneş ismi vardı.Bunu ilk söylediğimde Çağlar ile Sude ağlayarak birbirlerine sarılmışlardı.Bir taraftanda çok mutlu olmuşlardı.

Oğlumuzun ismini ise Çağlar uyumlu olsun diye Güney istemişti.İçimede sinmişti açıkçası.Aslında o an ne derse kabul ederdim güzelliklerini izlemeye dalmıştım çünkü.

Daha küçücük olmalarına rağmen Güneş'i aynı babasına ve halasına benzetiyordum.Hiçbir şey daha belli değildi ama belkide ben öyle görmek istiyordum.

Güney ise sanki bana benziyordu.Hastahanede yanlarına gittiğimizde her defasında bir parmağımı yakalayıp sıkı sıkı tutuyordu gitmeyelim diye.

Sude'nin doğumuna ise üç hafta kalmıştı,erken doğum ihtimali olmazsa.Yeterince stresten uzak tutmaya çalışıyorduk.Zaten Çağlar görevdeyken yeterince stres altında kalmıştık hepimiz.

O görev konusuda çok başka bir şeydi.Çağlar hâlâ rüyalarında kabus görüyordu ve bazı geceler bacağıma yatıp ağlıyordu.Çok derinden etkilemişti herkesi.

Orada bir şehidimize verdiği sözden dolayı ben doğumdan çıktıktan iki gün sonra evlerine gitmiştik haberi vermeye.Çağlar herkesle konuşmuş kendisine verilen sözü tutacağını söylemişti.Zar zor ayağa kalksamda o gün yanında gitmiştim.O ev zaten tam bir kabustu.

Hamile bir kadın ve yaşlı bir teyze kapıyı açmıştı.Çağları üniformalarıyla bide gözünden akan yaşla görünce kötü haber söylenmeden anlaşılmıştı.

O an bir rüya olmasını istemiştim.Biz uykudan uyanalım,o kapıyı biz yerine eşi çalsın kapıyı istemiştim.

İki kadında anında fenalaşırken etrafta sadece feryatları duyuluyordu.Seslere bütün komşular çıkmış yüzlerindeki acı ifadeyle bize doğru bakıyorlardı.

"OĞLUUUM."

"ÇOCUĞUN SENİ BEKLERKEN SENİN BİZE ŞEHİT HABERİN GELDİ."

Ve daha nicesi.Kadın iyice fenalaşırken suyu gelmeye başlamıştı.Apar topar hastaneye gitmemize rağmen bebeği kurtaramamışlardı.

Hayat sadece saniyeler içinde bizi kötü tarafını gösterirdi.Belki tek bir kurşuna giderdin belki bir araba çarpmasıyla hayattan göçüp giderdin.En kötüsüde canımızdan bir parça insanları kaybetmekti.

Şehidimizin ardından sadece 'vatan sağolsun.'denirken şehit evlerine ateş düşerdi.

Eşinin ardından bebeğini kaybeden Aslının ve çocuğunu,çocuğundan bir parça torununu kaybeden Halime teyzenin yüreğindeki o ateş hiç sönmeyecekti.Hayatları boyunca bu böyle devam edecekti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 22, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞIĞIM DİYORUM+18|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin