3.1

18.7K 1K 743
                                    

Yaşadığımı hissetmiyordum.İnsan ruhu olmadan yaşayamazdıki, yaşasa bile buna yaşamak denebilir mi?Sadece nefes alıp vermek yaşamanın içine mi giriyordu?

Canım yanıyordu,canım çok yanıyordu ama o yarada gün geçtikçe kabuk bağlardı.Bu yaşıma kadar birçok şey yaşamıştım ama hepsi tek başıma içimde olmuştu.Çağlardan öğrendiğim bir başka önemli şey ise hiçbir konuyu içime atmayıp elime ne geçerse karşıma oturtarak ona anlatmamdı.

Şimdi kimi alsam karşıma içimin acısı geçerdi?Nasıl kalbim ağlamayı keserdi?

5 gün geçmişti.Bir yerde okumuştum zor olan o yaşadığın gece değil,o geceden sonraki gecelerdir diyordu.Öyleydi,5 gecedir ölmüştüm ama yine kimse görmemişti.

5 gündür düşündüğüm tek şey bana bunu nasıl yaptığıydı.Bize nasıl kıydığı,bizi nasıl paramparça ettiğini düşünüp durdum.Çok çıkış kapısı aradım ama o kapıların hepsi yüzüme kapatıldı.

Sevmişti beni.Gerçekten sevmişti bunu gözlerinde görmüştüm.Eğer gözlerinde sevgiyi görmeseydim yemin ederim bu kadar acımazdı içim.Severken insan nasıl kıyabiliyordu birine?Ben kılına zarar gelmesin diye düşünürken o beni nasıl paramparça yapabiliyordu?

Kafamdaki düşüncelerden kurtulamıyordum.Tıpkı bir sarmaşık gibi kafamın içini sarmıştı.

Annesinin bizim hikayemizdeki yeri neydi? Annesi bir şey yapmıştı emindim ama ne olduğuna dair bir tahmin yürütemiyordum.Bir şey yapmış olsa bile konunun benimle ilgisi ne olurdu?

5 gündür her gün Tunceli'nin insan donduracak soğuklarında sokak lambasının altında bekleyerek evi veya çevreyi izlerdi.Yanıma gelmek için değil de birinden korumak istermiş gibi uzak duruyordu.

Sadece dün penceremin önünde ki kaldırımda durmuş saatlerce penceremi izlemişti.İzlerken gözlerinden akan yaşları görmüştüm,emindim.Sabaha kadar burada oturur yüzü kıpkırmızı olana dek beklerdi mahallede.Korktuğu bir şey vardı bu belliydi.

Beş gün boyunca ne perdemi açmış ne de dışarı çıkarak beni görmesine izin vermemiştim.Kendi bizi paramparça ederken buraya gelmesi saçmaydı.

Kafamı iki yana sallayarak düşüncelerimden uzaklaşmaya çalıştım.Hazırlanmalıydım, çok az saatim kalmıştı.

Sude ve Sinan'ın aniden verdiği karar ile bugün nikah kıyılacaktı.Düğün veya kına istememişlerdi.İşin şaşırtıcı tarafı ise kızının düğününe annesi gelmiyordu.

Bu işin içinde bir iş vardı bundan emindim ama ne olduğunu daha çözememiştim işte.

Sude dün gece yanıma gelmişti.Ondan önceki günlerde gelmişti ama kalamamıştı askeriyedeki işler yüzünden.Her geldiğinde Çağlar hakkında konuşmaya çalışıyordu ama son iki gündür benim kesinlikle istemediğimi görünce bırakmıştı.

Her defasında 'bilmediğin şeyler var'deyip dururken konunun benimle alakasını çözemiyordum.Suçum olmayan bir şeyden dolayı kırılıp dökülmüştüm.

Yatağın üzerindeki elbiseme bir bakış attım.Koyu kırmızı,mini boy bir elbiseydi.Omuzları göğüslerimi hizasındaydı ve belinde aynı renkte olan bir kumaş parçası şeklinde kemer vardı.

Fazla abartı değildi.Sadece nikah olacağı için uygundu.Nikahtan sonrada Cenk'in doğum gününde gittiğimiz gece kulübüne gidecektik eğlenmeye.Zaten Sinan ve Sude'nin arkadaşları ortak olduğu için az kişi geliyordu.Sinan amcamlarla ne konuşmuştu bilmiyorum ama onlarda yoktu.Sadece arkadaşları ve Çağlar olacaktı.

Derin bir nefes alıp birkaç dakika içinde elbiseyi giydim.Beyaz tenimle bütünleşmiş, güzel bir görüntü sağlamıştı.Bakışlarım Sude'ye dönerken ip askılı,saten ve derin yırtmacı olan uzun beyaz bir elbise giymişti.Saçlarını yapmaya çalışıyordu.

AŞIĞIM DİYORUM+18|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin