5.3

2K 138 13
                                    


1 ay sonra-Türkiye sınırı-

ÇAĞLAR

Akademide psikoloji ve kendi ifadelerimizi gizleme konusunda oldukça iyi dersler almıştık.Açıkçası bu zamana kadar hiçbir sorun yaşamamıştım ama şu son günlerde özlem ve merak o kadar çok artmaya başlamıştı ki kendimi odaklıyordum işime her şekilde ama zorlanıyordum.

Evlenme hazırlığı yaparken albayın bir telefonuyla ölüm timine seçildiğimi öğrenmiştik.Böyle bir durum bütün askerler için gurur verici bir durumdu tabiki hele ki bu ölüm timinin geri dönüşünün zor olduğunu biliyorduk.Şehitlik mertebesine en yakın olacağımız zamanlardaydık belkide.

Elbette bu davaya yüreğimde ki vatan ve şehit olma aşkıyla başlamıştım.O mertebeye ulaşmak çok büyük bir onurdu ama işte Ayçin hayatıma girdikten sonra korkmaya başlamıştım onu yanlız bırakmaktan,sadece sığınacağı bir tabut olarak kalmaktan.Şimdi bir de iki tane evladım olacaktı benim onları arkamda bırakmak istemiyor oluşum beni korkutuyordu.Şehitlik mertebesi benim için ikinci plana düşüyordu çünkü.

"Karadeniz'de gemilerin mi battı Ankaralı?Çok fazla tüttürür oldun."Kafamı yerden kaldırıp yanıma gelen adama baktım.

Kimse birbirinin isimlerini bilmezdi.Herkesin nereli olduğunu bilir ona göre seslenirdik.Aslında çok seslenmeyede gerek olmazdı,çok konuşma olmazdı aramızda çünkü.Buradaki herkes geri dönüşlerinin neredeyse olmadığını biliyordu.Belki kendileri dönerdi ama elbette ki silah arkadaşlarından kaybedecekleri çok kişi olacaktı.O yüzden kimse kimseyle yakınlık kurmazdı.

10 kişiydik burada,her biri ülkemin birbirinden güzel topraklarından koparak buraya gelmişti.Arkamızda onca insan bizi bekliyordu.

"Kendi kendimize kaldıramadığımız şeyleri vücudumuza zehri alarak kaldırmaya çalışıyoruz Antepli.Aklında başka bir fikir varsa söyle de beni kurtar bundan."

Antepli güldü kendi kendine.Aralarında bağ oluşmaması gerekiyordu böyle emir almışlardı.Belkide en duygusuz adamlarını,en güvenilir adamlarını bu iş için seçmişlerdi ama ilk görüşte bile içimin ısındığı insanlar vardı.Belli etmemek de tabi ki bizim elimizdeydi.

Büyük bir terör örgütünü bitirmek için görevlendirilmiştik.Aslında bu örgütteki en önemli isim Habip denilen kanı bozuk herifti.Görevimiz o adamı onların içinden almak ve ülkemizin sınırlarını bu örgütlerden temizlemekti.

Bu Habip denilen adamın aslında 5 senedir peşindeydik bu yolda bir çok askerimizide kaybetmiştik.Her şehit için aileye haber vermeye ben görevlendirilmiştim.Gözlerim o evlere gitmeden bile neler olacağını biliyordu.Baygınlık geçiren anneler,eşler gözünden akan yaşı kimse görmeden silen babalar ve ağızlardan çıkan tek bir söz "Vatan sağolsun."herkes bu söze tutunurdu.

Her bu sözü duyduğumda kendi kendime yeminler etmiştim.Bu yolda şehit olan silah arkadaşlarımın ardından.Bu adamın sonu ben olacağım öyle  kolaylıkla ölmeyecek acı çekecek diye.

Allah'ıma şükürler olsun beni bu görev ile taçlandırmıştı.

Her elimizden kaçışı sahte kimliklerle veya biri tarafından kaçırılmasıyla oluyordu.

Ülkemizin sınırındaki köylerden çocuk yaşlı demeden herkesi alıkoyup işimize yaramaz diye düşündüklerini diri diri yakıyorlardı.Akıllarınca Türk'ü Türk'e vurduracaklardı.

AŞIĞIM DİYORUM+18|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin