GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)

2. KISIM - 28. BÖLÜM

Usta demek beni mektuptan sonra göndermeme kararı almıştı. Demek ki bu yüzden bana mektuptan hiç bahsetmemişti. Yine de bazı şeyleri açıklayabilirdi. Ayrıca hastalık taşısam bile bunun ne gibi bir zararı olabilirdi ki? Şifacı kadın sadece kanımın bulanık olduğunu söylemişti.

Belki de yalan veya eksik bir şekilde konuşmuştu.

"Yani saldırı aynı kişi veya kişiler tarafından yapılmadığını mı söylüyorsun?" diye lafını onaylatacak biçimde sordum. Başını salladı ve konuşmasına devam etti.

"Düşünsene; birisi seni öldürmek istedi, bir diğeri ise seni kullanmak yani yaşatmak. Bu işte bir tezatlık yok mu?"

Aslında doğruydu. Olabilirdi. Orbun direkt saldırmıştı ve hiç düşünmeden öldürmek istemişti. Oysa beni kaçıran peçeliler önce konuşmak sonra da anlaşmak istemişlerdi. Yalan söylediğimi anladıkları vakit ben kendimi savunmaya geçmiştim.

Peki ya silüet olayı hangisi ile bağlantılıydı? Veya Usta'nın ölümü? Yoksa hepsi de birbirinden bağımsız olaylar mıydı?

"Peki ya silüet olayı? Arabacı olayı? Usta'nın ölümü?" diye sordum. "Bunlar hangisiyle bağlantılı?"

"Belki de seni öldürmek isteyenlerle bağlantılı," diye cevap verdi. "Belki de seni kaçıranlar farklı kişilerdir Luna."

Bu iş karışıktı. Ayrıca kendi durumum da vardı ki eğer üyelere ters gelirsem beni öldürmekten çekinmeyeceklerdi. Gerçekten de ince bir cambaz ipi üzerinde yürüyordum. Her yanımda ayrı bir tehlike vardı ve ayağımı kaydırmaya çalışıyorlardı.

"Üyeler seni gözlemleyeceklerdir. Belki de haftalar sürecek, aylar sürecek. Eğer soyun hâlâ açığa çıkmazsa o zaman farklı bir plan düşüneceklerdir. Ama ondan da önce canını, canımızı korumamız lazım. Ama üyelerin suskunluğu biraz şaşırtıcı açıkçası. Bu konuyla ilgili fazla sessiz kaldılar. Belki de bu işin içinde başka bilmediğimiz şeyler de vardır."

"Ama daha önce bilerek sustuklarını söylemiştin?" diye sordum. Belki de erken davranıyorduk. Sonuçta onlarla iletişime geçmek o kadar kolay değildi. Belki de bir hafta sonra çağrılacaktım yanlarına.

"Evet, ama yine de bu da başka bir ihtimal," diye cevap verdi. "Kitabın bölümleri, sayfaları kendiliğinden tamamen açıldığında Kurnaz Prens de gelmiş olacak. Şimdi anlaşılıyor mührün neden kırıldığı. Bu aslında Altın Gözlü Prens'in gelişine dair bir haberdi. Kitabın içinde neler yazdığını da tamamen bilmiyoruz. Yine de üyeler kitabın içindeki bilgileri çözerler ise onları kendi leyhlerine bile kullanabilirler. Her neyse bu şimdilik bizim kişisel bir sorunumuz değil. Tabii ileride ne olur bilemem. Ama şu an önemli olan arkamızdaki şahsiyetleri bulabilmek."

Hermes konuşmasını bitirdikten sonra arkasına yaslandı. Aklımda yine bazı sorular vardı. Misal neden bana karış saldırı planı içindeydiler? Ya da neden beni öldürmek istediler? Ben bile tamamen bir şeyler bilmiyordum ki nasıl bir tehlike oluşturabilirdim?

"Neden beni öldürmek istedi orbun peki? Ben bile bir şey bilmiyorum ki?"

"Belki de arkada hiç kimseyi bırakmak istemiyorlar. Kitabın varlığından neredeyse hiç kimsenin haberi yok. Usta bile-" Hermes lafını bitiremedi. Yüzü kısa bir an düşse de durumu tekrardan toparladı ve lafına devam etti.

"Onun da bir şeyler bildiğini biliyorlardı. Arkada kimseyi bırakmak istemiyorlar. Ama bir dakika." Sağ elinin başparmağını kaldırdı. Ardından da sandalyesini öne doğru çekti.

"Her şeyi baştan düşünürsek eğer... İlkin kitabın mührü kırıldı, kendi kendine. Daha sonra onu aramak isteyen bir varlık ortaya çıktı. Bu yüzden de kitabı kütüphaneden aldık ve başka bir yere koyduk. Sonra da silüeti araştırmaya başladık ve Araf'tan geldiğini, bir başkası tarafından kontrol edildiğini öğrendik. Ama esas olay şuydu: Bu kitabın yerini kimler, ne zaman, nerede öğrenmişti? Silüeti kontrol edenler de kimdi? Usta öte diyardan birilerinin ölüm diyarından bir kimse ile anlaşıp yerini öğrendiğini söylemişti. Fikrine göre yerini söyledikten sonra da bu dünyadan birileri veya öte diyardan birileri kitabı bulmak için silüet denen varlığı Araf'tan çağırdı. Bir şekilde bizi buldular. Getirdik ve olanlar için yemin ettik. Sonra da seni öldürmeye kalktılar. Ardından da bir başka grup senden bilgi almaya çalıştı. Lakin belki de Usta başından beri yanlış düşündü."