2. KISIM - 26. BÖLÜM

Start from the beginning
                                    

Ayrıca çarşının sadece insanların bulunmadığını, orbunların da burada rahatça dolaşabildiklerini öğrenmiştim. O orbun olayından sonra da artık bir daha merak etmiyordum onları.

Roan ilkin beni bir şekerlemecinin yanına götürdü. Sonra da oradan tatlılar alıp ayaküstü yemeye başladık. Ardından bizi oyunbaz bir adamın yanına götürdü ve yaşlı büyücünün dediği illüzyon gösterisinden yaptı. Adamın başında garip bir şapka vardı ki şapka içinden bir kurbağa çıktı. Kurbağa zıplayarak üzerime geldiğinde bana bir çiçek uzattı. Çiçek elimde bir kelebeğe dönüştü. Ardından da uçup gitti. Her ne kadar işin içinde biraz büyü olsa da yine de güzel bir gösteriydi. Bu kez ben Roan'ı kolundan çekiştirip hayalbazın yanına getirdim. Kukla gösterisi yapıyordu ve ben en son kukla gösterisini on beş yaşımdayken izlemiştim.

Dans edilen alana geldiğimizde çalan şarkının etrafında, galiba bir halk efsanesine aitti, insanlar belli hareketlerle dans etmeye başladı. Roan'a her ne kadar bilmediğimi söylesem de beni de dansın içine dahil etti ve oynamaya başladık.

Bir gün bir prens,
Dağları aşıp da geldiğinde.
Kahramanca savaştığında,
Herkes ona hürmet etmiş.

Krallara ait odaları,
Efsanelerde anlatılan nice şehirleri.
Yılanlarla dolu kafesleri.
Hepsini prens bilirmiş.

Kutsal, kutsal prens.
Sen çok yaşa!
Böbürlendiğin şey eğer.
İyiliğin olursa!

Kutsal, kutsal prens.
Sen çok yaşa!
Böbürlendiğin şey eğer,
İyiliğin olursa!
~

Dans bitti, vakit gece yarısını çoktan geçti. İnsanlar yavaş yavaş dağılmaya başlarken Roan son kez kostüm satan çadıra girmek istediğini söyledi. Dediğini kabul ederek çadıra girdik. Kışın gerçekleşecek olan geleneksel kostüm festivalinden bahsetti. Sonra da kıyafetlerle ilgilenmeye başladı. Giyinecek, deneyecek kadar enerjim yoktu. Bu yüzden de Roan çok fazla vakit kaybetmemek için sadece birkaç tanesini denedi ve sadece bir şapka almaya karar verdi. Şapka içinden tavşan çıkıyor, selam verip tekrar şapka içine giriyordu. Elbette bu gerçek değildi. Bu sadece bir yanılsamaydı.

Dışarı çıkıp artık gitmeye hazırlanırken Roan içeride cüzdanını unuttuğunu fark etti. Burada beklememi ve hemen alıp geleceğini söyledi. O koşarak tekrardan giderken soğuyan havaya karışık ceketime daha da sarıldım ve etrafa bakınmaya başladım. Etrafta sadece birkaç kişi kalmıştı.

Roan'ın gelmesini beklerken bir elin arkamdan ağzımı kapadığını hissettim. Her ihtimale karşılık nefesimi tuttum ve direnmeye çalıştım. Nefesimi biraz tutmaya çalışıp elinden kurtulmayı becerebileceğimi düşündüm. Fakat hayır, öyle olmamıştı. Ağzımı kapadıktan çok kısa bir süre sonra vücudumu hareket ettiremedim. Kendimi savunamayıp beni çadırın arkasına sürüklemesine izin verdim. Büyükçe çadırın arkasına zorla getirdiğinde bayılacak gibiydim. Yine de kurtulmaya çalıştım. Fakat ellerim, ellerim ve vücudum uyuşmuştu.

Yanı başımızda atlı arabanın olduğunu gördüm. Beni bindirmeye çalışırken ayakkabılarım tozlu yolda sürtündü. Ona direnmeye devam ettim. Çığlık atıp yardım istemeye çalışsam da nefesim buna yetemedi. Kolumdan kolaylıkla çekiştirmeye devam ederken elimi kurtarmayı başardım. Fakat karşımdaki adam, yüzü peçeliydi, bende daha hızlı davrandı. Saçımdan tutup beni daha sert çekiştirmeye başladığında, arabanın kapısını tutup da direnmeye devam ettiğimde şiddetli bir tokat atıp yere yığılmama sebep oldu. Zaten ondan sonra da neler olduğunu, ne gördüğümü tam anlayamadan gözlerim kapandı.
~

GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now