2. KISIM - 23. BÖLÜM

Start from the beginning
                                    

Cevap ver öyleyse,
Gazap zıttı da neymiş diye.
Bilmiyorsan şimdiye.
Öğreneceksin gelecekte!

Yarım kalmış bir hikâye.
Tamamlanıp birleşince.
Anlat kim gelmiş diye.

Kızıp durma dans ettiklerine.
İhtişamlı olacaktı elbette.
Bu geri gelişine!
Bu hissedilen öfkeye.

Derler ona Altın Gözlü Prens.
Tanıyıp da bildin mi?
Şimdi hatırlar herkes.
Onu şimdiye dek görebildin mi?

Başlasın son oyun öyleyse.
Danslarla, kılıçlarla, öfkeyle.
Desin ki gören görmeyene.
Kurnaz Prens'imiz geri geldi diye!

Yarım kalmış bir hikâye!
Tamamlanıp birleşince.
Anlat kim gelmiş diye."
~

Müzik durdu. Dans kesildi. Ruhlar dağıldı. Herkes bekledi.

Kimseden çıt çıkmadı. Öyle ki hareket bile edemediler. Her an tekrardan bir şey olacak korkusu yüzünden sessizce bekleyip durdular. Dakikalar geçti. Geçen dakikalar saatler gibi geldi. Herkesin aklından tek bir şey geçti: O geri gelmişti.

Hâlâ inanmak istemesem de anlatılanlar doğruydu. Çocuklara korksunlar diye anlatılan gece hikayeleri gerçek olacaktı. Kabuslara çöken adam, Kurnaz Prens, geri dönmüştü ve bu hiç de iyi değildi. İntikam istiyordu. Yapamadıklarını yapmak istiyordu. Ama nasıl olurdu ki bu? Ölmüştü o? Nasıl? Nasıl?

İçim tedirginlikle dolduğunda yanımda kıpırdanan Hermes yüzünden bir anda korktum. Bana bakıp bir şey demedi. İstemsizce elini sıkarak tuttuğumu fark ettiğimde elimi serbest bırakıp geri çektim.

Herkes bir şeyler bekliyordu. Belki de dağılmalıydı davetliler. Bu durum ağızdan ağıza yayılacaktı. Halk perişan olmuş bir şekilde onu bekleyecekti. Bazısı çoktan teslim bile olacaktı.

"Bu bir saçmalık!" diye bağırdı Kral yine. "Bu şakayı hangi akılsız yapmaya cüret eder ha!"

Kral hâlâ inkar ediyordu. Oysa gerçekti. Kabul etmemiz gerekiyordu.

"Size soruyorum! Kim yaptı bunu?"

"Kurnaz Prens!" diye bağırdı misafirlerden birisi cesaret alıp. "Anlayın artık! Geri geleceğini söyledi. Yapamadıklarını yapmak için geldi. İnkar etmenin bir faydası yok."

"Yalan!" dedi Kral hiddetle. "Bu bir yalan."

"Değil," dedi ses tekrardan. "Korkuyoruz diye inkar edemeyiz."

Kraliçe ayağa kalktı bu kez. Gecenin bittiğini, geldiğimiz için de teşekkür ettiğini söyledi. Davetliler mecburen yavaş yavaş dağılırken de Kralı odasına götürdüler.

"Dışarı çıkıp hava almak ister misin?" diye sordu Hermes. Kabul edip temiz bir hava alsam iyi olacaktı.

Dışarıya çıktığımızda havanın soğukluğu yüzüme çarptı. Hermes ceketini çıkarıp kollarıma geçirdi.

Oflayarak saçını karıştırdı. Bu olaydan çok mu gerilmişti? Galiba öyleydi. Bir iki adım çimlerde yürüyüp uzaklaştı. Sonra da yanıma tekrardan geldi. Onu sıkan başka şeyler mi vardı? Yoksa tamamen şimdiki olay yüzünden miydi? Garip davranışı devam ediyordu. Bu şekilde biraz durduk. Sonra da yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı.

"Daha yeni yaşadığımız saçmalıktan sonra nasıl söylenir bilmiyorum ama..." Durdu. Kelimelerini toparlamaya çalıştı. Neyi söyleyecekti?

"Sen iyi değilsin. Bir şeyler mi oldu? Akşamdan beri bir tuhafsın." Her ne kadar aramız çok iyi olmasa da onun, beni çözdüğü kadar çözemesem de, en azından içine bir şeyleri attığını ve akşamdan beri de bir şeylerin ters gittiğini anlayabilmiştim.

GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now