2. KISIM - 21. BÖLÜM

Start from the beginning
                                    

"Galiba seslerimiz dışarıya biraz fazla geldi?" dedi yabancı bir sesin sahibi.

Fazla merak iyi değildir, lafı vardı. Çok da doğruydu. Mecburen o kişiye de bakmak zorundaydım.

Arkama döndüğüm vakit karşımda beni şaşırtan başka bir şey vardı.

Uzun boylu, açık ve parlak mavi gözlü, gri ve uzun saçlı, solgun teninde zerre leke.olmayan bir lanetli bulunuyordu karşımda. Üzerinde boyu kadar uzun mavi bir cübbeyi taşırken kollarını kavuşturarak bana bakıyor, tepki vermemi bekliyordu.

"Ben üzgünüm," dedim mahcup olmuş bir şekilde. "Sesler gelince bir şey oldu sandım."

"Ha, anlıyorum," dedi adam. Daha doğrusu genç. "Arkadaşım kuşa dönüşürken yine sakarlığını konuşturdu da. Ondan gelmiştir sesler."

"Kuşa dönüşürken mi?" diye sordum afallayarak.

"Kendisi bir orbun," dedi. "Yeteneği kuşa dönüşebilmek de."

Şimdi anlamıştım. Her orbunun birkaç şeye dönüşebilme yetenekleri olurdu. Bu da her şeyi açıklıyordu zaten.

"Tekrardan kusura bakmayın," dedim konuyu kapatmaya çalışıp. "Ben en iyisi davete döneyim."

Arkamı sessiz sedasız döndüğümde tekrardan bana seslendi ve ben tekrardan dönmek zorunda kaldım.

"Davet nasıl?" diye sordu meraklı bir tonda. "Salonda kimler var?"

Kendisi bir lanetli olduğu için gelmeye hak vermemişlerdi büyük ihtimalle. Yine de sarayda bir lanetlinin olması da garip bir durumdu.

"Aslında..." dedim lafı uzatarak. Gerçeği söyleyip söylememe arasında gidip geldim. "Biraz bana göre sıkıcı."

"Anlıyorum," dedi hafifçe gülümseyerek. "Genelde öyle oluyorlarmış."

"Siz hiç görmediniz mi? Ya da gitmediniz mi?"

"Sence gidebilecek durumda mıyım?" diye sordu ellerini yana açıp. Hâlbuki onlar da insandı. Sadece özel durumları vardı. Kabul ediyorum, onlar genelde güçlerini zarar vermek için kullanan kimselerdi. Yine de bu şekilde toplumdan soyutlamak ve vahşice öldürmek, katletmek de fazlaydı.

"Peki ya sarayda mı yaşıyorsunuz hep?" Eğer yaşıyorsa bir kez olsun en azından görmüştür diye düşünüyordum.

"Evet," dedi. "Maalesef burada yaşıyorum."

Neden maalesef demişti ki? Burada zorla filan mı tutuluyordu? Ya da istenmiyordu da mecburen mi kalıyordu?

"Ne zamandır?" diye sordum bu kez. Belki de bir yabancıya göre çok soru soruyordum ve artık gitmem gerekiyordu.

"Doğduğumdan beri..."

Demek ki ailesi saray tabakasında yaşayan birisiydi ve her ne kadar istemese de istenmese de burada mecburen de olsa kalıyordu.

"Anladım," dedim mırıldanıp.

O ise bana, "Neyi anladın?" diye sordu birden. Tek eliyle tuttuğu ince kitabı daha yeni fark ediyordum.

GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now