BÖLÜM 17: BİR GARİP OLAYLAR SİLSİLESİ

Start from the beginning
                                    

Kırklı yaşlarının sonunda elli yaşlarının başında bir hanımefendiydi. Ama saçlarına düşmüş aklar onu çok daha yaşlı gösteriyordu. Hüzünlü bakıyordu. Bir an için onu yıllardır tanıdığımı hissettim. Bu bende ağlama isteği oluşturmuştu. Uzun yıllar önce sevdiği birini kaybetmiş birini bulmuş gibi hissettim kendimi. Peki, beni böyle hissettiren bu kadının saçlarına düşmüş aklar ve gözlerindeki hüzünlü ifade miydi sadece? Bir bakışı mı etkilemişti beni? Bilmiyordum.  Kendimi toparlayıp boğazımı temizledim. Kadın gülümsedi.

"Ben de seni bekliyordum" dedi.  Sesi görünüşünün aksine daha genç birine aitmişçesine çıkıyordu. Saklamaya çalışıyor dedim içimden... Ne yaşadığını gizlemeye çalışıyor. Eliyle yaklaşmamı istediğini belirten bir hareket yaparken Ali Abi'ye baktı. "Sen gidebilirsin"  Ali Abi hiçbir şey demeden başıyla selam verip odadan ayrıldı. Ben de kadının söylediğine itaat edip masaya yaklaştım. Güldü.

"Kusura bakma" dedi. "Ne zamandır şuraya bir sandalye koymalarını söylüyorum ama... Eh ne yapacaksın? Mevkisi olan geçiniyor bu devirde. Kapıda duran güvenliğin bile sözü var ama benim..." Derin bir iç çekti. "Benim mevkim burada hayalet olmak. Odanda otur kimseye görünme. Kimseye karışma onlar da sana karışmasın. Söylesene hiç kimseyle bir derdi veya kontağı olmayan birinin stresi de olmaz değil mi?" Duraksadı. "Söylesene o zaman bu saçlar beyazladı."  diye bağırdı. Ben şaşkınlıktan ne söyleyeceğimi bilemezken yaşlı kadın kahkahalarla gülmeye başladı. "Korktun değil mi? Keşke onlar da senin gibi birazcık korksaydı. Her neyse" Elini sinek savuşturur gibi salladı. "Terfi edildin artık Ali ile rütben aynı. Sende onun kadar aşağıdakilerden sorumlusun. Çıkabilirsin"

Ağzım açık biraz duraksadıktan sonra kapıya yöneldim. Adım adım kapıya yaklaştıkça dışarı çıkma isteğim artıyordu. Kapıya ulaştığımda bir hazine bulmuş kadar mutlu olmuştum. Kapıyı açtım. Ve kendimi dışarı attım. Kapıyı ardımdan kapatıp bu yaşadığım anı sonsuza kadar unutmayı planlarken yaşlı kadının söyledikleri beni olduğum yerde kalmamı sağladı.

"Düşündüğümden daha güzelmişsin. Ondan böyle bir rica aldığıma göre gerçekten öyle olmalıydın."

Kapıyı ardımdan kapatıp derin derin nefesler aldım. Bu kadın cidden aklını kaçırmış olmalıydı. Düşündüğümde sergilediği tüm hareketler dengesizdi. Bana bu şirkette hiçbir mevkisi olmadığını söylemişti. O zaman bu oda neden vardı? Hem şu son söylediği de neydi? Ondan böyle bir rica aldığıma göre gerçekten öyle olmalıydın. Bu onun burada mevki sahibi olduğunu göstermiyor muydu? Aklım karışık, nefesim düzensiz koridorda ilerlemeye başladım. Asansörün önüne gelene kadar ıssız koridorda usul usul yürüdüm. Anca asansörün önüne geldiğimde birkaç insanla karşılaşabildim. Bazıları asansöre ilerliyor bazıları ise asansörden çıkıp ellerindeki dosyalarla bir yerlere dağılıyordu. Hepsi oradaki koridoru es geçiyordu. Sanki orada olduğundan haberleri bile yoktu.

Aşağı kata indiğimde herkes bıraktım gibi başları masalarına gömülü çalışıyordu. Masama ilerledim. Aklımdaki düşüncelerime o kadar dalmıştım ki Ali Abi'nin kapısının önünde beklediğini sonradan fark etmiştim. Eliyle içeriyi gösterdi.

"Hadi. Dosyaları topla ve beş dakika içerisinde şu masaya yerleşmiş ol" dedi parmağıyla odadaki ikinci masayı göstererek. Ali Abi'nin şimdi benimde odam olan hemen dışına konumlandırılmış olan masama baktım. Güldüm.

"Dışarıdan içeriye. Hem de bu kadar kısa zaman içerisinde. Ben sana söyleyeyim ben kısa sürede buraya CEO olurum" Ali Abi gülerek kapıdan çekildi ve içeri girdi. O masasına yerleşirken ben de eşyalarımı alıp içeri girdim. Masama ilerledim. Dosyaları üzerine bıraktım. Önce halletmem gerekenleri üste çıkarmakla uğraşırken Ali Abi lafa girdi.

BİR BEBEK BİN MÜSİBETWhere stories live. Discover now