| Açelya |

129 19 3
                                    

İki bedenin dokunuşları birbirine karışırken geleceğin belirsiz olaylarını da göz ardı etmek istemişlerdi o an. Ufak dokunuşlardan ileri gitmeyen bu adımlar küçüğünün bedenini soğuk duvara yaslayıp hararetlendirirken kapı çalmıştı. Önemsemediler. Tekrar çalarken Taehyung durdu ve kapıya baktı.

"Hay sikeyim."

Jungkook daha neler olduğunu bile anlayamadan nefes nefese kalmış ve Taehyung'a bakmıştı.

"Geliyorum!"

Kapı çalışları Taehyung'un seslenişiyle durulurken ellerini yasladığı duvardan çekmiş ve olayı hazmedemeyen Jungkook'un burnuna ufak bir öpücük kondurmuştu. Jungkook ise giden bedenin arkasından utanarak gelmiş ve Taehyung kapıyı açarken gelen kişiye bakmıştı.

"Merhaba Taehyung."

Hiç duymadığı bu ses Taehyung'un kaslarının gerilmesine sebep olurken kapının önünde duran kişinin "İçeri almayacak mısın?" deyişiyle yumruğunu sıkmasına neden olmuştu.

Fotoğrafta duran kişinin biraz daha olgunlaşmış hali Jungkook'un beynindeki çarkların hızlı bir şekilde olayı düşünmesiyle bu kişinin Woo-Shik olduğunu anlamıştı. Henüz Woo-Shik ona bakmamıştı. Güneş gözlüğünü çıkarmış ve kendisinden soğutan bir gülüşüyle gözleri Jungkook'a dönmüştü.

"Selam küçük."

Jungkook, Taehyung'un yumruk yaptığı elini avuçlarının arasına almış ve bildiği halde "Sen kimsin?" demişti. Taehyung Jungkook'u arkasına alıp hafif yan dönmüş ve "Odama geç." dediğinde Jungkook itiraz eder gibi olmuş daha sonra yatak odasına doğru ilerlemişti. Kapıyı hafif açık bırakmış ve ne konuştuklarını duymak için kulağını açık bıraktığı kapı aralığına yaklaştırmıştı. Taehyung Jungkook'un odaya geçtiğinden emin olmak için koridoru kontrol etmiş daha sonra gözlerini karşısındaki bedene odaklamıştı.

"Neden buradasın?"

Woo-Shik göz devirerek "Seninle konuşmaya geldim." Çalan telefonunu kapatmış "Çok durmayacağım. Sadece beni dinlemeni istiyorum." Demişti.

"Biliyorum. Genelde yanımdan kaçıp o kadını altına aldığın için zamanının pek olduğunu sanmıyorum. Kaltağın nerede? Aşağıda mı bekliyor?"

Woo-Shik anlayışla başını sallamış "Taehyung biz annenle-"

"O kaltak annem değil."

"Tamam. Helen'le yaşanan o geceden sonra görüşmedik." Dediğinde Taehyung sinirle gülmüş ve "Ben aptal mıyım? Anlımda enayi falan mı yazıyor? Beni aldattıktan sonra bunun bir önemi mi var?" diyerek karşısındaki bedene sinirle soluyarak bakmış ve "Seninle uğraşamam Woo-Shik. Siktir git." Diyerek kapıyı kapatacağı sırada karşısındaki eliyle kapıyı durdurmuştu. Taehyung sıkıntıyla kapıyı geri açmış "Eğer gitmezsen hiç iyi şeyler olmayacak." Demişti.

"Konuşalım Vante. Sen konuşmasan da olur. Sadece beni dinle."

"Ben sizi çok iyi dinledim." Diyerek sinirli bakışlarını Woo-Shik'in gözlerine dikmişti. Alayla gülmüş "Biliyor musun? Benim yetersiz olduğumu söylediğinde kendimi cidden yetersiz görmüştüm. Ama şimdi o geceyi düşününce..." durup yandan sırıtmış "videoyu tekrar açmamı ister misin Woo-Shik? o aptal orospuya nasıl yetemediğini. Serçe parmağından bile küçük sikinin bir halta yaramadığını hatırlatmış olurum ha?" deyip kahkaha atmıştı.

Woo-Shik tüm bunları duyacağını bilerek gelmişti. O gece Taehyung onları yakaladıktan sonra köpek gibi pişman olmuştu. Hatta Taehyung'un Seul'ü sevmediğini Paris'te bir yerlerde kaldığını sanıyordu. Ta ki Seok-Jin, Taehyung'un yerini ağzından kaçırana kadar. Seok-Jin hala bihaberdi ağzından kaçırdığının. Woo-Shik ise olayı anladığı anda eşyalarını toplamış ve Seul'e dönmüştü. Maç gecesi Taehyung'u görürüm umuduyla Seok-Jin'in teklifini kabul etmişti sırf bu yüzden. Ancak Taehyung gelmemişti. Seok-Jin'in düşük çenesi, Taehyung'un öğrencisiyle vakit geçirdiğini anlattığında eline bir koz geçer umuduyla sessizce onları izlemişti uzaktan.

My English TAEcher | TaekookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang