| +Herry Merry? - Selam TAEcher |

406 29 12
                                    

(Medyadan ilham alınarak yazılmıştır)



Nefes nefese iki katlı küçük bir villanın penceresinden aşağı inmeye çalışan Taehyung verandanın çatısında polarlı pijaması ve gri sweat ile dağınık saçları bir araya gelince çok sevimli duruyordu. O sırada zengin mahallenin sakin sokağından geçen Jungkook'un sağ tarafında gördüğü evin çatısındaki kişi dikkatini çekmiş ve sessizce izlemeye başlamıştı. 

"Orrrrrrospu Taeeeee!"

Kaçtığı odanın içinden gelen ve neredeyse bütün mahallenin şahit olacağı sese karşı Jungkook kahkaha atıp çatıdaki kişinin "Oğlum bi' dinle bak valla bilerek olmadı!" diyen tanıdık sesine kaşlarını çatıp "Dolandırıcı hoca?" diyerek dikkatle bakmıştı.

O sırada pencereden bedeni gözüken Hoseok'un 'i am rich bitch' dediği adam elindeki kapı koluyla "Oğlum bu kapı kolunu götüne sokmaya geliyorum bekle sen!" diyerek pencereden kendini sarkıtmıştı. 

Jungkook olanları eğlenceyle izlerken gülmekten karnını tutmuş ve çoktan olayı videoya almayı başlamıştı. 

"Ulan piç herif, değil kapı kolunu, sana kapıyı soksam bile yetmez." Eliyle tehdit eder gibi Taehyung'a sallamış tabi o sırada Taehyung ise verandanın çatı kısmındaki borudan kendine bir yol çizip aşağı inmeye çalışıyordu. Yani daha çok debeleniyor desek yeriydi.

"Bekle oğlum sen, değil kapıyı elizabethin çakma portresinden, çaldığın portrenin fiyatı kadar bastırıp tek tek götüne sokmazsam bana da Namjoon demesinler." 

Taehyung ayağı boşluğa geldiği anda bakımsız otların içine yuvarlanmış incittiği diziyle ufak bir siktir çekerek ayağa kalkmış ve Jungkook'u görmüştü. 

"Herry Merry?"

Jungkook sinsi bir sırıtışla "Selam TAEcher." diyerek videoyu durdurmuş ve "Heralde dolandırdığınız kişi size çok kinlenmiş." diyerek verandadan inen Namjoon'a kısa bir bakış atıp geri Taehyung'a dönmüştü.

Namjoon, Taehyung'un yanında ki kişiyi fark edince "Lan siyahlı tut o şerefsizi!" diyerek verandadan inmiş koşarak Taehyung'a doğru geliyordu. 

Taehyung "Hassiktir!" diyerek -tabiri caizse- anın sıçışıyla Jungkook'un kolundan kavramış ve sokağın yokuş aşağı kısmından onu sürüklemeye başlamıştı.

Sokağın sonuna geldiklerinde Taehyung sağa sola bakıp daha sonra geriye bakmış ve Namjoon'un peşinden geldiğini görünce "Bi pes etmedi amına koyayım." diyerek ana caddeye yani sağa dönerek ufak villaların şirin kafelerinin ve butiklerinin olduğu kısımlara gelmişti. 

"Pezevenk Tae!" 

Taehyung arkasından koşan Namjoon'a "Oğlum sal lan beni!" diyerek cevap vermiş ancak Namjoon çok geride kaldığı için duyamamıştı. 

Yirmi beş metrelik bir koşuşun ardından Taehyung hızla bir kafeye girmiş ve orada sanki bir müşteriymiş gibi oturup eline aldığı kafe menüsü ile yüzünü kapatmıştı. Cam kenarındaki boş masaya oturan Taehyung'a ayak uyduran Jungkook Taehyung'un yanına geçmiş ve nefes nefese Taehyung'u incelemişti. 

Taehyung menünün arkasına sakladığı yüzünü açarak camdan dışarı Namjoon'a bakıyordu. Jungkook ise gülerek onu izliyordu. Aniden Namjoon belirince Taehyung hızla Jungkook'a doğru dönmüş ve burun buruna gelerek yüzünü menü ile saklamıştı. Taehyung, nefesini Jungkook'un yüzüne verirken gözlerini kapatmış korkuyla yüzünü buruşturmuş, Jungkook ise yakınlıktan dolayı nefesini tutmuştu. 

Jungkook sessizce Taehyung'u yakından incelerken hafifçe gülmüş ve Namjoon'un gidişini göz ucuyla gördükten sonra Taehyung kurtulduğu için rahatlamıştı. 

Taehyung tek gözünü açarak Jungkook'a bakıp "Gitti mi?" dedi. Jungkook ise hızla surat ifadesini değiştirip "Hayır, camdan içeriye bakıyor yüzünü iyi sakla!" demişti. Taehyung "Bi gitmedi" diyerek Jungkook'a daha çok yaklaşmış ve dışarıdan gören birisi için öpüşüyormuş izlenimi vermişti. 

Jungkook, fırsatı değerlendirerek Taehyung'u iyice incelemişti. Ortalamanın üzerinde bir yakışıklılığa sahip, esmer teni ve keskin çene hatları, burnunun ucundaki sevimli minik beni ve önüne düşen kahverenginin koyu tonu olan saçlarının perçemleri ile Taehyung, Jungkook için her zaman bahsedilen ideal tipti. Üstelik ferahlatıcı kokusu ve hafif terden nemlenmiş vücudunun parlak görünüşü Jungkook'u hayli etkilemişti. 

"Gitti mi?" 

Jungkook dalıp gittiği andan çıkarak "Ha?" demiş ardından ondan uzaklaşıp "Evet, evet gitti." demişti. 

Taehyung derin bir nefes alarak Jungkook'tan uzaklaşmış ve dirseklerini masaya dayayarak saçlarını karıştırıp "Off napacağım ben?" diyerek sıkıntısını sesli bir şekilde dile getirmişti. Üstelik evden kaçarken sadece ev terliğiyle olduğu için ayakları acıyordu. Hafif yağmur göstermeye başlaması ise cabasıydı. 

Jungkook göz devirip "Ee hocam beni k-drama filmleri gibi kolumdan tutup çekiştirmenizi açıklar mısınız?" diyerek baktığında Taehyung korkmuş gibi yerinden sıçrayıp "Senin ne işin var burada?" diyerek onun buraya ne zaman geldiğini anlamaya çalışıyordu. Aklına beş dakika önceki koşma sahnesi gelince başına vurup unutturmaya çalıştı.

Jungkook sabrı taşmış gibi "Dalga mı geçiyorsun Taecher? Kolumdan tutup ta buraya kadar sürüklediniz beni." dediğinde Teaehyung "Kim?" kendini işaret ederek "Ben mi?" demişti. Jungkook başını sallayıp "Evet?" demişti. 

Esmer tenli merakla karşıdakine bakıp"Senin ne işin vardı orada?" dediğinde Jungkook "Sizin başkalarını dolandırdığınızı anlamak için keşfe çıktım diyelim." diyerek gülümsemişti. Tam bir piç smile gülüşüydü. 

Taehyung göz devirip "Üzgünüm Herry Merry ama yanlış bir keşfe çıkmışsın." diyerek geriye yaslanmış ve kafenin garsonlarından birisinin "Hoş geldiniz ne alırsınız?" sorusuna karşılık Jungkook "Bir su ve bir bubble tea lütfen." diyerek gülümsemişti. Eh tabi garson kızın içini eritecek kadar güzel bir gülümsemeydi. 

"Eğer hesabı bana kilitlersen ders saatlerini arttırırım ona göre." diyerek tehdit ettiğinde Jungkook şakadan yüzü düşmüş gibi yapıp "Ups yakalandım." diyerek ellerini havaya teslim olurcasına kaldırmıştı. O sırada yaramaz öğrencinin gözüne bir şey takılmıştı. Taehyung'un saçında, sararmış masum küçük bir ot vardı. 

"Telefonumu bile zor kurtardım. O yüzden üzgünüm. Bugünlük beni es geç." diyerek ayağa kalkmış ve Jungkook'un dizlerini çekmesini beklemişti. 

Jungkook tepeden ona bakan Taehyung'a "Hesabı ödememek için kaçmak. Hmm" düşünüyormuş gibi yapıp "Tam dolandırıcılara göre. Bir düşünelim bakalım. Elektrik direğinin üstünde bulunan bir afişten dolandırıcı olmak ve masum annemi dolandırmak size ne kadar bir masraf çıkarabilir ki?" diyerek Taehyung'a bakmış ve cevap vermesini beklemişti. 

Öğretmenin ise gittikçe taşan sabrına karşılık olarak kaşlarını çatmış ve Jungkook'un yüzüne doğru yaklaşıp onu tedirgin edecek kadar sesini kalınlaştırmış ve kulağına doğru yaklaşarak "O elektrik direğinin götüne girmesini istemiyorsan sesini kesip ya yolumu açarsın ya da ben tahmin edemeyeceğin şeyler yaparım." diyerek Jungkook'u yerinde titretmişti. 

Otomatik makinaymış gibi hızla dizlerini çekip Taehyung'a yol vermiş ve ayağa kalkarak "Bunu bir tehdit olarak mı algılamalıyım... TAEcher?" diyerek elini Taehyung'un saçına götürmüş ve gülümseyerek otu alıp parmaklarının arasında tuttuğunu göstererek Taehyung'un gözlerinin önünde tutmuştu. Daha sonra pembe dudaklarını öne doğru kıvırıp otu üflemiş ve Taehyung'a "Sonuçta öğretmen öğrenci fantezisi oldukça ilgi çekici olabilir?" demişti. 

Taehyung'un iki yıl önce olan olaydan dolayı içinde tuttuğu kötü tarafı hafifçe zincirlerini zorlayarak "Bu öğretmenin yapacağı şeyler bir ergen için oldukça ağır şeyler Herry Merry, o yüzden oturup muzlu sütünü iç ve anneciğin seni merak etmeden evine dön." diyerek kafeyi seri bir şekilde terk etmişti. 

Jungkook bunun altında kalır mıydı?

Asla!

Gerçi Taehyung'un altında olmak cezbedici bir hayal olabilir...

-Bölüm Sonu-

My English TAEcher | TaekookWhere stories live. Discover now