| Busanlı'nın Gizli Hüzünleri |

239 22 13
                                    

"Jungkook saçmalama!"

Yerimde büyük bir kahkaha atıp Jimin'e omuz attım.

 "Lan gerizekalı Sehun en değerli silahımız.Eğer Yoongi senden hoşlanıyorsa veya en ufak bir sevgi pıtırcığı varsa eminim yakandan tutup seni kapalı basketbol sahasına çekip artistlik taslar. Demedi deme."

Jimin, okulun bahçesinde çardaktan kalkıp giden; Sehun, Kai, Yeonjun ve Taehyun'a bakmış daha sonra başını sağa sola sallayıp korku içinde "Yapamam Jungkook, ölüm fermanım imzalanır. Sehun yapışkanın teki benden hoşlanıyor ama bu iyi bir haber değil. Eğer yüz verirsem götümü veriyorum sanacak." deyip korkuyla gözlerini büyütmüş ve "hayır, hayır, hayır. Asla olmaz." diyerek kendini çimenlerin üstüne sermişti. 

Yanına uzanıp gölgesinde oturduğumuz okulun arka bahçesinde söğüt ağacının etrafını kapatarak gölge oluşturan ve gizli bir yer haline getiren dallarına bakarak gülümseyip, yapraklarının arasından süzülen güneş huzmelerini elimle kapatarak derin bir nefes aldım.

"Sen bilirsin çilek kafa, muhtemelen Yoongi ile sonsuza dek olamayacaksın." 

"Birincisi çilek kafa sensin, ikincisi ise haklısın sanırım. Jungkook lütfen başka birisi olsun, Sehun olmaz. Sehun tehlikeli, sehun yapışkan, sehun kötü, sehun zalim, sehun..." diyerek sesi gittikçe korkutucu olmaya başlayınca elimle ağzını kapatıp "Şşh, anladık. O zaman Ji Eun'a ne dersin? Geçen sene Yoongi'nin eski sevgilisiydi. Yoongi, senin onunla sürekli beraber olmana dayanamayıp arkadaşıma yavşıyorsun diyerek ayrılmıştı. Bence ikinci seçenek o olmalı." dedim. 

Elimi çekip "Ji Eun iyi bir fikir olabilir ama şuan Jong-Suk hoca ile çıkıyorlar. Geçenlerde, yuna ve ryu bana anlattılar. Bara götürmüş ve Ji Eun baya adamın kucağına çıkmış. Kucak dansı yapmış hatta." diyerek dudaklarını öne getirip çocuk gibi abartarak konuşmaya başlayınca tatlılığına göz devirip "Dedikodu bu, eminim abartmışlardır." diyerek uzandığım yerden kalktım ve ağacın gövdesine yaslanıp dalların arasından arka bahçeye göz gezdirdim. Dersimiz boştu ve ikindi vakitlerinin en güzel zamanlarıydı. 

"Peki. O zaman Namjoon'a ne dersin?" 

Jimin, hızla uzandığı yerden kalkıp "Yah! Namjoon olmaz o Ho-" diyeceği sırada hızla ağzını kapatmış ve korkuyla bana bakmıştı. 

"Ho?"

"Ho ho ho, noel baba hayranı o, nefret ederim noel babadan. Olmaz." 

Sinsice sırıtıp "Daha geçen noel de, babana noel baba kıyafeti alıp 'Noel baba tek idolüm.' diyerek babanı instagram da paylaşmamış mıydın sen?" dediğimde başını hızla sağa sola sallayıp "Noel baba mı dedim ben? Dilim kaymış, Nobel Baba diyecektim." diyerek beni keklemeye çalışmıştı.

Jeongguk bunu asla yemez.

"Çıkar ağzındaki baklayı. Sende bir şeyler var." 

"Bakla mı o ne? Benim sensiz bir şeyler yediğimi mi ima ediyorsun? Çok kabasın Jeongguk! Ben gidiyorum." 

Hızla yerdeki ceketini aldığında bileğinden tutup yere popo üstü düşmesini sağladığımda "Gerizekalı götüm patladı sayende!" diyerek bağırmış ve kahkaha atmama sebep olmuştu. 

"Söylemeden bırakmam."

"Bilmiyorum lalalalala." 

Saçını çekip "Anlat çilek kafa yoksa-" dediğim sırada okulun kırık çardağının olduğu yerde bir kızın sesini duyduğumuzda cümlemi yarıda kesmiştim.

"Bir inleme sesi miydi?"

"Sanırım." diyerek ayağa kalkan Jimin'e ayak uydurup Söğüt ağacının dallarını kenara çekerek ağacın altından çıkmış ve görüş açımıza henüz girmemiş çardağı alarak oraya ilerlemiştik. 

"Ah~"

Jimin, hızla bana dönüp "Oğlum, porno dönüyor kesin burada, gidelim." diyerek ciddileşmiş ve arkasını dönerek ilerlemeye başlamıştı ki ben kolunu tutup "Gidip bakalım. Belki birisi yaralanmıştır." dediğimde Jimin göz devirip "Fazla merak insanı öldürür derler Jeongguk. Gidelim diyorum." diyerek kolumu itmeye çalışmıştı.

"Gitmiyoruz, porno ise videoya alırım." diyerek sinsice gülmüştüm.

Jimin, başını sağa sola sallayıp "İlla görmek istiyorsun yani?" demiş ve önüme geçip ilerlemeye başlamıştı. Gülerek arkasından gittiğimde birkaç adım sonra görüş açımıza çardakta oturan bir kız ve bir erkek görmüştük. 

"Tatmin oldun mu? Jeongguk. Hadi gidelim." 

"Dur bir. Kim olduğuna bakalım."

Kolumu tutup "Jeongguk, kimse kim. Gidelim işte." diyerek çekiştirmeye çalışmıştı. 
Öpüşen çifte bakıp, sinsice telefonumu çıkardığımda kız erkeğin dudaklarından ayrılmış ve "Ah, Yoongi orası lütfen~" deyince hızla Jimin'e dönmüştüm.

Surat ifadesi hiçte şaşırmış gibi değildi. 

"Merakını giderdiysen eğer, ben gidiyorum." 

Hızla alandan uzaklaşmış ve beni geride bıraktığında, inleyen sese ve arkasına bakmadan hızlı adımlarla ilerleyen Jimin'e bakıp ikilem içinde kalmış ve en sonunda sırf Jimin'i üzdüğü için onların rahatını bozarak "Hocam! Burada oynayalım burası gölge, hem sınıflara sesimiz gitmez!" diyerek yüksek sesle bağırmıştım. Jimin bana dönüp şaşkınlıkla baktığında gülümseyip "Hocam! Jong-Suk hocam!" diyerek duvara sinip onları izlemiştim. 

İkisi ayaklanıp hızla üstünü düzeltmiş ve etrafına bakınmıştı. Daha sonra Yoongi, yeni farkına vardığım Ji Eun'u hızla göndermiş ve kendisi bir sigara yakıp rahat bir şekilde yaylanmaya başlamıştı. 

Jimin, kolumdan hızla tutarak beni çekip ortamdan uzaklaştırmış ve "Aferin, iyi yaptın ama her zaman Yoongi'nin uçkurunu tutamazsın." diyerek okulun içine çekmişti. 

"Olsun, rahatını bozdum ya o bana yeter. Kimse benim çilek kafamı üzemez." 

Hafifçe gülmüş ve "İyi ki varsın Jeongguk." diyerek sıkıca sarılmıştı. Gülümseyerek hangi renk olduğunu bile bilmediğim ama ona çok yakışan pembe ile boyalı saçlarını karıştırmıştım.

"Min Yoongi'yi aşkından sürüm sürüm süründüreceğiz. Sen yeter ki üzülme."

Sarılmasına ara verip bana baktı ve "Yoongi'nin yanında ki kız kimdi?" diyerek merakla bana baktığında "Ji Eun." deyip Jong-Suk hocanın odasından şişmiş dudaklarıyla çıkan Ji Eun'u gördüm.

"Sanırım Yoongi'nin tatmin edemediği şeyi Jong-suk tatmin etmiş." 

-Bölüm Sonu-

My English TAEcher | TaekookWhere stories live. Discover now