| 'Ağlayarak Adımı İnlemen İçin En sertini Yaşatırdım' |

180 15 3
                                    

Akşam olurken Taehyung; Jimin ve Yeji'yi alıp evlerine bıraktıktan sonra Jin'in ısrarlarıyla evine dönmüştü. Yeji ile bir anlaşma yapmışlardı. Eğer, Jimin ile bir süreliğin sahte flört olursa Yoongi'nin tepkilerine göre bu işin oluru olup olmadığına bakacak ve ona göre adım atacaktı.

Yorgun geçen vaktin ardından motorunu bahçede bırakmış ve eve geçmişti. Yarın Jungkook ile dersleri vardı. Bu yüzden günü onsuz tamamlayacaktı. Bu onun için iyi haberdi ancak bugün Jungkook'un durgunluğu Taehyung'u şaşkınlığa uğratmıştı. O alışkın olduğu yaramaz tavırları yoktu. Bu da Taehyung'u afallatmıştı. Ani gelen özürler, ilgili tavırlar, sıcak bakışlar ve yumuşak gülümsemeler...

Hepsi Taehyung'a yabancıydı. O arsız tavırlara alışmıştı ancak şimdi Jungkook çok farklıydı. Yumuşak ve ağır başlıydı. Geçen gece ne yaşanmıştı bilmiyordu ancak bu onu tedirgin etmekten başka işe yaramıyordu.

Yorgun adımlarla odasına ilerlemiş ve kapıyı açıp odasının sol tarafında kalan terasa ve ilerde görünen Jungkook'un odasına bakmıştı. Işığı açacağı sırada duraksamış ve parmaklarını geri çekmişti. Aniden karşı tarafın ışığı yanmış ve Jungkook, odasının terasına yarı çıplak bir şekilde adımladığında Taehyung şaşkınlıkla yutkunup başını çevirmişti. Ona göre bu haline bakmak doğru değildi. Jungkook hetero olabilirdi ancak Taehyung bir homoydu ve ona bakması demek, Jungkook'u her gördüğünde onu doğru olmayan şekillerde görmesi demekti.

Karanlığın içinde eşofmanını ararken ayağı yatağının köşeliğine çarptığında acıyla inleyip kendini yatağa atmış ve serçe parmağını ovalarken "Hay sikeyim." Demişti. Daha sonra yatağının kenarındaki sarı gece lambalarını yakmış ve ayağının yara alıp almadığına bakarken Jungkook'un terasta olduğunu anlık unutmuştu.

Jungkook yanan gece lambalarını fark ederken gülümsemiş ve şortunun cebinden hızla telefonunu çıkarıp mesaj bölümüne tıklamıştı.

Herry Merry

Hocam!
Gelmişsiniz!
Pardon hyung*

Taehyung cebinde titreşen telefona bakmadan yatağının kenarında oturmuş ve vurduğu ayağını karnına kadar kırıp yatağa yerleştirmişti. Bildirimi önemsemeden sinirle ayağa kalkan Taehyung'un aklına hala Jungkook gelmemişti. Giysi dolabına ilerleyip yeni bir şort çıkarmış ve üstündeki kıyafetini kirli sepetine top yapıp gönderirken basket attığına sevinerek gülmüş ve Jungkook onu sessizce izlemişti.

Daha sonra pantolonunun kemerini söküp indireceği sırada Jungkook hızla arkasını dönmüş ve odasına ilerlemiş o sırada da Taehyung karşıdaki terasa bakmıştı.

"Siktir ya ben onu unuttum!"

Boş terasla karşılaşan Taehyung hızla perdeyi çekmiş. Jungkook ise içindeki garip kıpırtılar ile yatağına kendini bırakmıştı.

Taehyung üstünü değiştirip yatağına girerken telefonunu şarja takmış, daha sonra mutfağa ilerleyip Jin hyungundan gelirken yaptığı alışveriş poşetlerini kurcalarken içindeki salatayı alıp yatak odasına geri gitmişti. Elbise dolabının tam orta yerinde olan dolap kapağı kızaklı olduğu için ittirmiş ve ortaya çıkan büyük TV'nin fişini takıp kumandayı da eline aldıktan sonra bir film seçip salata yerken izlemişti.

Gece saat üçe gelirken film bitmiş ve boş salata tabağını mutfağa götürüp çöpe atarken sıcak bastığı için kaşınan vücuduyla huysuzlanıp pencereyi yeniden açmıştı. Gecenin ortasında yeşilliklerin içinden gelen cırcır böcekleri uzaktan duyulurken Taehyung gülümsemiş ve çekmecesinden puffunu çıkarıp terasa yönelmişti.

Sessizliğin içinde havaya dumanı üflerken karşı taraftan gelen tıkırtı ile gözleri yine genç çocuğun odasına kaymıştı. Daha sonra perde oynamış ve teras kapısı açılıp içeriden Jungkook çıkmıştı. Uykulu gözüküyordu. O da elinde bir sigara ve çakmak ile karanlığın içinde ateşle hafif aydınlık yaratmış derin bir duman içine çekip üfledikten sonra gözleri Taehyung ile kesişmişti. Gördüğü rüyayı hatırlayınca vücudu titremiş ve gözlerini kaçırmıştı. Taehyung ise içeride şarjda olan telefonunu alıp ona mesaj atma kararı almıştı.

My English TAEcher | TaekookWhere stories live. Discover now