| Çilek Kokulu Şampuan |

226 20 2
                                    

lan buna ne renk diyorlar hiçbir fikrim yok. siz çokta şey yapmayın ben pembe diyip geçicem skjhksjhfskfdf

_______________________________

Pembeye yakın  -birazda kırmızımsı- saçları, rüzgarla savrulan ve sanki o pembenin verdiği kendisine has kokusuymuş gibi ortaya çıkan çilek kokusu, henüz daha herkesin toplanmadığı Yoongi'nin evine çoktan hakim olmuştu.  Dördü bir arada Yoongi'nin evinde toplanacaklar ve birlikte FIFA dünya kupasını izleyeceklerdi. Jimin, akşam atıştırmalıklarını hazırlarken, Yoongi Jungkook ile telefonda bir konu hakkında tartışıyorlardı. 

"Aptal mıyım ben Jeongguk? Senin sesin olduğunu anlamayacak mıyım?"

"Ji Eun'un Jong Suk hocayla işi pişirdiğini biliyorsun."

"Umurumda değil. Kiminle olmuş ya da oluyor."

"Cidden tam bi' gavatsın Yoongi. Tamam mı? İlerde pişman olacağın kararları verme."

"İlk ve son kez söylüyorum. Kiminle olduğuma ben karar veririm. Sen buna karışma, o tavşan burnunu da her ota boka sokma."

Bu cümleden sonra telefon kapanmış ve Yoongi mutfağa, Jimin'in yanına adımlayıp henüz banyodan yeni çıkmış saçlarını havluyla kurutarak Jimin'e bakmıştı. Jimin ise konuşulanlardan anladığı kadarıyla bugünkü olay olduğu için gerilmişti.

"Cipslerin üstüne peynir sosu dökme. Jungkook'un özel dersi var. Maça daha iki saat var. O da muhtemelen maça beş dakika kala burada olur. O zamana kadar yumuşar. Sen yumuşayınca yemiyorsun." 

Jimin, Yoongi'inin bu ufak detayı hatırlamasıyla minik kelebeklerin karnındaki uçuşunu dindirmeye çalışırken Yoongi kaselerde ki cipsten birini almış ve ağzına atıp yemeye başlamıştı. Cipsin katır kutur sesi mutfakta yayılırken "Bütün şampuanı günlük olarak başına mı boca ediyorsun sen? Evin her tarafı çilek kokuyor." diyerek gülmüş ve Jimin'in saçını çekiştirip havluyu omzuna asmıştı.

"Yah! Yağlı elinle saçıma niye dokunuyorsun?!" diyerek eliyle sanki temiz olacakmış gibi saçını silen Jimin'e karşı, Yoongi gözünü devirmiş ve bu çocuğun bazen kız olmamasına hayret etmişti. Tavırları, dokunuşları, kokusu, gülüşü, bazen sesi, bazende bakışları... Çoğu şeyi bir kızın bile kıskanacağı kadar güzel, özenli ve narindi.

İkisi birbirinin zıttıydı. Yoongi tamamen koyu renkle, Jimin ise mavi, pembe, turuncu, yeşil, sarı tonlarının pastel renkleriyle hep iç içe olurdu. Beyaz giydiği kıyafetlerinin arasına yerleştirdiği bu tonlar onu cıvıl cıvıl gösterir, ortamdaki en çok dikkat çeken ve herkesin ona bakmasını sağlayan bir hale gelirdi. Yoongi ise sadece göz devirirdi çünkü ona göre Jimin, bu tür renkler giymemeliydi. Sonra burnu beladan kurtulmuyordu. En sonunda da bununla Yoongi uğraşmak zorunda kalıyordu. Tıpkı Sehun'u hallettiği gibi. Tabi bundan Jimin'in haberi yoktu.

"Jungkook sana çilek kafa demekte haklıymış." diyerek dalgasını geçtikten sonra Jimin'i sinirlendirme aşamasını geçip buzdolabından çıkardığı kutu kolanın kapağını açtı. Mutfakta tıs sesi yankılanırken ardından gelen birkaç yudum sesleri Jimin'in istemsiz yutkunmasına sebep olmuştu. Hoşlandığı çocuk ise kolayı içtikten sonra asıl konuya gelmek için derin bir nefes almış ve olaya direkt bodoslama girme kararı almıştı. O sırada Jimin patlamış mısırlarının paketlerini açıp kaselere boşaltmakla meşguldü. 

"Ne zamandan beri biliyorsun?"

Bunu söyleyince anlık duraksayan Jimin, tezgaha kısa bir bakış atıp beyazın içine serpilmiş pulları incelemiş  ardından hüzünlü bir şekilde gülümsedikten sonra "Bilmeyen var mı diye sorsan daha mantıklıydı aslında." diyerek işini devam ettirmişti. 

My English TAEcher | Taekookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن