54. BÖLÜM: ''MEZARDA BİR NEFES''

Start from the beginning
                                    

Zenbar Elendes olmadan bu bölgeden kaçışımda çıkışım da yoktu.

Kaçmam anlamsızdı ama belki Norm beni buradan çıkarabilirdi.

Önümde bir anda araba durduğunda olduğum yerde sıçrayarak geriye doğru bir adım attım. Zenbar'ın tanıdıklarından olabilirdi çünkü onu tüm dünya Ring'in sahibi olarak biliyordu. Sonsuzu Aramak. Elbisemin eteklerinden tutarak kaçmak için hazırlanıyordum ki arabanın kapısı açıldı.

''Gel!'' dedi bir tane kadın. ''İçeriden aradılar, seni istediğin yere götüreceğim. Atla.''

Her şey çok hızlı olmuştu, Zenbar belki de duştan çıkmış ve yokluğumu çoktan fark etmişti. O beni veya benim gittiğim yolların arkasında kalan izimi bulamasın diye hızlı adımlarla arabanın etrafında dolanarak kendimi yandaki koltuğa attım.

''Teşekkür ederim.'' Dedim sakince. ''Çok teşekkür ederim.''

Kadın gülümsedi. ''Önemli değil.'' Kafasını bana çevirdi. ''Bugün ben sana, yarın sen bana. Dünya küçük.''

Evet, hemde çok küçük. Bugün bana, yarın sana.

''Ben Terk'ten geliyorum,'' diyerek kısa bir açıklama yaptım. ''Sınırdan kaçak girdim, bunu anlatması çok uzun sadece beni o sınırdan geri çıkarmanı istiyorum.'' Teni koyu kahverengi olan kadının, teninden daha koyu olan gözlerine baktım. ''Lütfen.''

Irkçılığın olduğu dönemde onlara siyahi denilirdi, insan oldukları göz ardı edilir ve derlerdi ki o bir siyahi. Siyah olan ten değil, gönül gözümüzdü. Fark ettiğimizde de dünya çoktan bölünmüştü.

''Kapıdan çıksam yeter.'' Dedim yavaşça. ''Sınırın arkasında beni almak için Norm bekliyor olacaktır.''

''Norm'dan mısın?'' diye sorduğunda ''Yeteri kadar değil ama Valor beni tanır.'' Dedim.

Sahiden, yeteri kadar değil mi?

En güçlü rütbelerden birisine sahipsin, yeterli değil mi? Değil. Baş benim olmadıktan sonra, sahip olduğum uzvun bir anlamı yoktu.

''Seni çıkarabilirim.'' Dedi yavaşça. ''Sınır duvarının birkaç metre ötesinde bir rögar kapağı var, oradan Terk'e giden kanal var.'' Üstümdeki kıyafetlere baktı. ''Dizlerin mahvolacak. Sürünebilir misin?''

''Yaparım.'' Dedim sakince. ''Ne kadar uzunlukta?''

Niye böyle bir kanal vardı?

İnançlı bir annem vardı ve bana ondan kalan şey inancıydı. Derdi ki; Sen karada yürürken eline kayık küreği veriliyorsa, Tanrı'nın planı vardır. Onu sakla.

Zenbar'ın beni buraya getirmesi, Tanrı'mın bana verdiği bir kayıkçı küreğiydi. Buraya gelmeseydim o kanalı öğrenemeyecektim. Burada böyle bir kanal varsa, her bölgede kaçaklar için vardı ama kimler biliyordu?

''O kanaldan kimlerin haberi var?'' Arabanın hızı arttı, sırtımı koltuğa yaslayıp sorduğum sorunun cevabını beklemeye başladım.

''Olması gereken herkesin.'' Kafasını bana çevirdi ve dudakları kıvrıldı. ''En çokta çaresiz olan herkesin.''

Çaresiz olan herkesin.

Ara sokaklara girdi, top oynamak için sokağa çıkan çocuklar vardı, radar dronelar havada süzülüyor olası bir kötülük için harekete geçmeyi bekliyordu.

''Biliyor musun?'' kafamı ona çevirdim. ''Çaresiz olan herkesi, biliyor musun?''

''Biliyorum veya bilmiyorum. Ne fark eder?''

CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18Where stories live. Discover now