25. BÖLÜM:"TUTKUNUN NABZI"

11.9K 273 69
                                    

Beni wattpad üzerinden takibe almayı unutmayın! ❤ (sosyal medyalarımı da en aşağıya koyduuum, bana yazdığınız ve benimle dedikodu yaptığınız anlar>>>>>>>>)

Arkadaşlarınıza da silah zoruyla okutmayı unutmayın (el sıkışma emojisi)

İyi okumalar... <3

🌙

25. TUTKUNUN NABZI

İnsanlarla uyuşmadığımı fark ettiğimde ağzımdan dökülen ilk şey fiziği seviyorum kelimeleriydi. Onların konuştukları her konu bana sıkıcı geliyor kitaplar, uzay, zaman benim için izafiyetten farksız hale geliyordu.

Zenbar ise hayatıma ben fark etmeden dahil olmuştu, Uzhan Elendes onunla tanıştığım andan beri mirasını zihnime işlemiş ve ölürken de anahtarlarını elime bırakmıştı. Uzhan Elendes ben fark etmeden, iplerimizin iki ucunu birbirine bağlamış sonrasında da ölmüştü.

Onu bulmam, onunla konuşmam... Belli bir yerde bana asla bir yabancı gibi hissettirmemişti. Çünkü Uzhan Hoca oğlunun uyanma saatlerinden, kahvesini içme şekline kadar her şeyi bize bir şekilde anlatırdı.

İşine ve oğluna tapan bir adamdı.

Göğüs kemiğimin iki yanından geçirilip uçları birleştirilerek düğüm yapılan halatın ucunda bir ölü salınmaya başladı, o ölü içimdeki öksüzlüğün küçük cansız bedeniydi.

Elimde kalemle Zenbar'ın başucunda durduğumda oturduğu deri koltuğun önündeki cam masayı kendisine çekmiş Valzekan'ın ona sunduğu işletim sistemi ile Terk'in sokaklarını izliyordu.

Karanlık sokaklarını, beyaz sokak lambalarının yandığı aile mevkilerini, kötülüğün nabız çarptığı o uç ormanları...

''Valzekan, kendini kapat.'' Deyip sistemin devre dışı kalmasını sağladığı esnada onun yanındaki boşluğa oturdum. Koltuğun kolu bel oyuntuma yaslanırken oturduğum yerin sıkışık olmasıyla bacaklarım bacaklarına baskı uyguluyordu.

Elimden aldığı kalemle kombinasyonları tek tek sekize böldü ve kağıda yazdı.

''Bunu Valzekan'a da yaptırabilirdik.'' Dediğimde huysuz bakışları yüzüme döndü.

''Nabızlarımızı ölçüyor,'' dedi ağır ağır. ''Senin ve benim bedenimdeki nabzın hızını ölçüyor, davranışlarımızdan biyolojik analiz yapabiliyor ve bunun karşısında ne istediğimizin çetelesini çıkarabiliyor Vasmina.''

''Bu iyi bir şey değil mi?'' diye fısıldadığımda sert bir soluk verdi. Kelimelerim onun zihnindeki uç noktalara değiyordu.

''Sen gelmeden önce iyi bir şeydi.'' Ağzının içinde gevelediği laflarla ne demek istediğini tam oturtturamasam da kafamın içinde bazı çıkarımlar vardı. ''Şimdi ikimiz için sadece tehlike içeriyor.''

Konuşmanın nereye dokunacağını fark ettiğim anda daha fazla uzatmamak için önümüzdeki kağıda gözlerimi çevirdiğimde o da uzatmayıp kağıda döndü.

Sekizli kombinasyon haline getirdiği her grubu tek tek kağıda yazarken onu pür dikkat izliyordum.

''Kayar mısın?'' diye kalçamı koltuğun üzerinde sağa sola hareket ettirip ona bedenimi biraz biraz çarptığımda uzun bir soluk aldı. Bedeninden yayılan ısı, karşımızdaki şömineden daha fazla ısıtıyordu tenimi.

''Az daha kıpırdanmaya devam edersen odanda ağlayarak çözmek zorunda kalırsın,'' dediğinde duruldum. Yüzüme bakmadan sarf ettiği kelimeler beni rahatsız etmişti.

CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18Where stories live. Discover now