49. BÖLÜM: ''SAHTE ZAMAN''

2.4K 171 27
                                    

Beni wattpad üzerinden takibe almayı unutmayın! ❤

Arkadaşlarınıza da silah zoruyla okutmayı unutmayın (el sıkışma emojisi)

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM, CİMRİLİK YAPMAYIN.

ARKADAŞLAR BİR ÖNCEKİ BÖLÜMDEKİ SON CÜMLELERDE DÜZENMELE YAPTIM VE AYNI ZAMANDA İLK 8 BÖLÜMÜ DE DÜZENLEYİP PAYLAŞTIM. EĞER İSTERSENİZ BAKABİLİRSİNİZ AMA BİR ÖNCEKİ BÖLÜMÜN SONUNU OKUMANIZI İSTERİM <3

İyi okumalar... <3

🌙

49. SAHTE ZAMAN

Tavandan tabana bir bir düşen damlaların sesi...

Akan zamanda genişleyen evrenin artan hacmi.

Şimdi söyle bana, kimin ölümü kim için önemli?

Küçük bir parçaydık, kendi toprağımızda yetişen küçük bir noktadan farksızdık ama kendimizi kral sandık, yönettik. Öldürdük, böldük.

Her şeyi biz mahvettik.

Her şey önemini kaybettiğinde de neyin ne olduğu çokta önemli olmuyordu.

''Zekama sıçayım!'' diye bağırdım ondan kendimi uzaklaştırmaya çalışırken. ''Aptallığıma mı Zenbar? Geri zekalılığıma mı? Sana beni getiren zihnimin salaklığına mı?''

Kelimelerim ağır mıydı? Hayır.

''Mahvolacaksın!'' diye hırladı. ''Seni mahvedecekler Vasmina! Seni kafesledim mi? Evet! Sana isim verdim mi? Evet! Çünkü amacım insanların sana saygı duymasıydı, bunu Hanse olarak yapardın ama Sonsuzu Yaşamak olarak herkesi önünde diz çöktürürdün. Öyle de oldu!'' işaret parmağını göğüs oluğuma bastırdı.

Parmağı bir hançer gibi göğüs kemiğime batıyordu, hançer sanki gerçekten oradaydı. Belki Zenbar o hançeri bilerek çizmişti, iki göğsümün arasındaki ihanet, beni bıçaklayacağı yeri baştan işaretlemiş ve zamanı gelince de hiç düşünmeden saplamıştı.

''Ben zaten mahvoldum!'' gözlerim sızladı. Görüşüm yavaş yavaş bulanıklaştı ama ağlamayacaktım.

Çünkü ben ağladıkça o beni güçsüz bildi ama benim gözyaşlarım tuttuğum yas içindi, oysa yas bile sahteydi. Gerçek olan tek şey duygularımdı ve onlar duygularımı bir formülün bileşenleri gibi sürekli oynadı.

Formüller duygular gibidir, onlarla oynamayı ve kontrol etmeyi iyi bilmeliydiniz.

Ellerimi geniş, sert omuzlarına koyarak ittirdim. Uzun boyu üzerime düşürdüğü gölgesi ve onun loş, soğuk odası benim hissettiğim karambolü daha da körüklüyor ve beni alabora ediyordu.

''Beni siz mahvettiniz. Elendes'ler... Keşfettiğiniz tek şey zaman yolculuğu değil, bir insanın nefreti. Benim nefretim. Siz bana saygı duymadınız, başkasının önümde diz çökmesi önemsiz!''

Kafamın içinde Valor'un sesi döndü: Onlar yalancı. Yalancıya kanarsan, kanarsın ve hiçbir dikiş yaranda tutmaz.

Valor'un Elendes'lere karşı olan öfkesi, nefreti ve kini. Sebebini asla bilmediğim ve yanıt veremediğim bir bilmece gibiydi lakin anladığım bir şey vardı, o da Kuten'in bu işlerden yara aldığıydı keza bu işten ne duygular ne de bedenler sağ çıkabiliyordu.

''Vasmina...'' Zenbar gözlerimdeki cam kırıklarını gördü ama zihnimdeki can kırıklarını göremiyordu. Gözlerimi yumup birkaç saniye soluklandığımda atak geçirmeyi bekliyordum lakin panik atağımı aşmıştım. Krizlerim yok denilecek kadar azdı. ''Biliyorum,'' dedi omuzlarına yasladığım ellerimi iki eliyle tutup göğüs kemiğinin üstüne kadar sürükledi. ''Canın yanıyor, yalanlarım ve sakladıklarım için öfkelisin ama beni dinlersen, beni anlayacaksın çünkü ikimiz de bilmediğimiz kuyunun içine pili bitmiş bir fenerle indik.''

CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18Where stories live. Discover now