23.Bölüm

69 7 0
                                    

Eve gitmeden psikoloğa götürmek için çok uğraşsalar da resmen yalvarmıştım onlara. Şaka yaptığımı söylemiştim hatta en son. Yoksa beni oraya kapatacaklardı ve bir daha asla geri dönemeyecektim.

"Baba, endişelenme. İyiyim artık, güzel ve uzun bir rüyadaydım sadece." Dediğimde eğilmiş ve saçlarımdan öpmüştü. Buradan gitmek istemezsem tek sebebi babamdı. Onu bir daha o kadar çok özlemek istemiyordum.

Ama diğer tarafta da çok sevdiğim insan vardı. Bora vardı, ona aşıktım. Arkadaşlarım Gökçe ve Ali vardı. Diğer insanlar vardı ve ben herkesi seviyordum. Burada sadece babamı seviyordum.

Nasıl tarihi zamana gidip gelebilmiştim? Neden olmuştu ki tüm bunlar? Yok olmayı istemiştim ve oraya giderek bu dünyada zaman durmuş ve benim ruhum oradaki bedenimde yaşamıştı bir süre.

Sonra bir baktım ki, aslında hiç zaman geçmemiş. Geri gidebilirsem orada da mı zaman durmuş olacaktı acaba? Ya da bu zamana ait olduğum için yok olmuş mu olacaktım? Ya beni unuttuysalar?

Babam başımda beklerken uyuyakalmış gibi yapmıştım. Evlenmiş ve eşimle yaşıyormuşum gibi düşünecektim. Babam bir gün benden ayrılacaktı elbette. Bora'ya gitmeliydim ama nasıl? Gitmeden babama bir mektup yazmalıydım belki de. Ama gidemezsem mektup yüzünden tımarhaneye tıkabilirlerdi beni.

Gece herkes uyuduğunda evden çıkmıştım aceleyle. Arabaya çarpıp tarihi zamana gitmiştim ilk seferde. Yine o şekilde gidebilirdim belki de.

Kendimi aniden yola atmıştım ki biri arkadan kolumdan çektiğinde göğsüne çarpmıştım. Sinirle kafamı kaldırıp baktığımda bizim okuldan bir çocukla karşılaşmıştım. Bu benim sınıf arkadaşlarımdandı.

"Ne yapıyorsun sen Laçin!?" Diye bağırdığında ittirmiştim onu. Aşırı sinirliydim şu an. Ağlamak istiyordum, mahvetmişti her şeyi.

"Mahvettin her şeyi!?" Zor cesaret etmiştim zaten. Şimdi bu salak annemlere de yetiştirirdi gidip de. Onu susturmanın bir yolunu bulmalıydım.

"Kes sesini! Ölmek mi istiyordun!? Arabanın önüne atlamak için kafayı yemiş olmalısın!" Diye bağırdığında kaşlarımı çattım. Sakin ol Laçin, sakin olmak zorundasın!

"Özür dilerim." Dedim role girerek. Bakışları yumuşamış ve beni kendine çekerek sarıldığında gözlerimi devirmiştim.

"Hadi gel biraz sakinleş." Dediğinde elimi tutmuştu. Başta izin vermeyecek gibi olsam da ses etmedim. Onu annemlere söylememsi konusunda nazikçe uyarıp huyuna gidene kadar iyi davranmalıydım. Ya da kandırmalıydım.

Sahile geldiğimizde sıcak çay alıp gelmişti hemen. Çayı içerken öylece beni izliyordu. Bu çocukla okulda başım çok derde girmişti. Yani biraz sapık ve peşimde olduğu için de sürekli benimle uğraşıyordu. Genelde onun yüzünden şikayet ediliyordum eve.

"Sarp, bak intihar etmiyordum ben. Sadece bir yere yetişmem gerekiyordu ve sayende geç kaldım." Dediğinde şaşkınca kaşlarını kaldırmıştı. O kadar rolüme adapte olmuştum ki, asla anlayamazdı yalan söylediğimi. Aslında zaten yalan söylemiyordum da.

"Nasıl yani, kazadan mı kurtardım seni? Nereye yetişmeye çalışıyordun o zaman? Bu saatte?" Dediğinde üzgünce bileğimi okşamıştım. Gözü oraya kaymış, sonra da kucağımda duran elimden daha aşağılara kaymıştı bakışları.

Şorttan dolayı görünen bacaklarıma bakıyordu. Yalancı bir öksürükle bakışlarını tekrar yüzüme çıkartmasını sağladım.

"Babamın hediye ettiği bileklik, az evvel indiğim takside düşmüş olmalı. Sen beni tutmasan taksiye yetişecektim. Ama mahvettin tabii ki her şeyi." Dediğimde mahçup bir üzüntüyle başını eğmişti.

"Ben özür dilerim. Sadece araba çarpmasın diye yani-" Diye devam edemediğinde gülümsemiştim.

"Sorun değil, hayatımı kurtardın asıl. Teşekkür ederim." Dediğimde gülüp elinin üzerine koyduğum elime bakıp daha sıkı tutmuştu ellerimi.

"Laçin, beni ne zamana kadar reddetmeye devam edeceksin?" Dediğinde çığlık atmak istiyordum. Tuttum kendimi ve elimi çektim. Ama bırakmadığımda daha güçlü çektiğimde aniden bırakmış ve geriye doğru düşecekken belimden tutup üzerime eğilmişti.

Yüzüme yaklaştığı sırada başımı yana çevirdim ani bir refleksle. Midemi bulandırıyordu. Yeterince yakışıklıydı ama benim sevdiğim biri varken diğer erkekler asla hoşuma gitmiyordu. Daha önceden de gitmiyordu zaten.

Dünyadan UzakDonde viven las historias. Descúbrelo ahora