22.Bölüm

68 8 0
                                    

Zar zor bir alpi durdurduğumda bana iyi olup olmadığımı sorsa da onu dinlemeyip tekfuru göstermiştim.

"Tekfur Lucius orada. Pazarda..." Dediğim an daha fazla dayanamayarak bilincimi kaybettiğimi hissederken serbest bıraktım kendimi. Son hatırladığımsa alpin beni tutması ve yardım çağırmasıydı. 

***

Gözlerimi açtığımda yerdeydim ve etrafımda insanlar vardı. Canım yanıyordu. Ellerimi kaldıramadığımda etrafa baktım. Arabalar vardı. Ne? Araba mı? Hayır hayır hayır!

Ben rüya falan mı görmüştüm? Hayır gerçekti onlar biliyorum işte. Rüyadan uyanmış gibi değildim. Geleceğe geri mi gelmiştim yani? Bora ne olacaktı? Onu bir daha göremeyecek miydim?

Ambulans sesiyle ağlamaya başlamıştım istemsizce. Şimdi ne yapacaktım ben? Oraya çok alışmıştım. Oraya gittiğimde burada zaman durmuştu anlaşılan. O zaman şimdi buraya geldiğimde de orada mı zaman durmuştu?

Peki tüm bunlar neden oluyordu? Geçmişe gitmiştim, şimdi de geri dönmüştüm. Neden gelip gidiyordum ki?

Ambulansa bindirilmiş, oradan hastaneye gitmiştik. Canım çok yanıyordu, bulanık görüp duruyordum.

Bana bir hava solutup bilincimin kapanmasını sağladıklarında şu an için her şeyi boşvermiştim. Gözlerimi açtığımda tekrar orada olmayı diledim.

***

"Güzel kızım. Laçin uyan lütfen birtanem." Babam? Babamın sesiydi bu. Gözlerimi açtığımda onu görünce hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. O da ağlıyordu. Babam ağlarken nasıl ağlamadan durabilirdim ki? Hem de çok ama çok özlemiştim onu.

"Kızım?" Demişti uyandığımı görünce heyecanla. Asker kıyafetleri vardı üzerinde. Haberimi alır almaz koşarak gelmiş gibiydi. Eminim de öyle olduğuna. Ama annem yoktu. Belki de daha haberi bile yoktu. Beni sevmiyordu zaten.

"Baba..." Ağlayarak bana sarılan bedenin kokusunu doya doya içime çektim. O da ağlıyordu. Sonra ayrılmış ve gözyaşlarımı silip saçlarımı okşamıştı.

Aniden açılan kapıdan içeri annem telaşla girdiğinde saçı başı dağınıktı. Üzerinde evde temizlik yaparken giyindiği tarzda kıyafetler vardı.

Elinde anahtar ve cüzdanı hariç bir şey yoktu. Nefes nefese bize baktığında ağlıyor olduğunu fark edince alt dudağım titremeye başlamıştı.

Annem benim için ilk defa endişelenmişti. Neden ki? Beni sevmiyordu, ölsem umrunda olmaz sanıyordum ama demek ki beni birazcık da olsa seviyordu.

Bu, hıçkırarak ağlamama sebep olduğunda annem durduğu yerde afallamış, sonra koşarak bana gelmiş ve sakinleşmeye çalışmıştı.

"Nasıl oldu bu? Çok acıyor mu? Laçin iyi misin kızım?" Demiş ve sevecen bir tavırla saçlarımı okşamıştı.

"A-anne, acıyor." Demiştim annem tarafından ilk defa karşılaştığım bu davranış yüzünden ağlarken konuşmuştum.

"Tamam kızım geçti. Bak daha iyi olacaksın. Geçecek hepsi." Dediğinde sadece başımla onaylamıştım.

Babama baktığımda bize gülümseyerek baktığını görmüştüm. Annemin tavrına o da şaşırmış olmalıydı.

***

"Tamamdır, bu bir haftanın sonuçlarına bakarak artık eve gidebilirsin. Çok iyi ve çabuk iyileştin." Demişti doktor elindeki dosyaya bir şeyler yazarak. Kırık çıkık olmadığı için çabuk iyileşmiştim.

Hastanede herkes çok şaşırıyordu o kazadan böyle sağlam kurtulduğuma ama o sırada geçmişe gitmiş ve orada iyileşmiştim.

"Çünkü söyledim size, geçmişe gittim. Orada tedavi gördüm. Bana inanmıyorsunuz ama." Dediğimde bunu doktora ilk defa söylemiştim. Annemle babama söylemiştim ama ona ilk defa söylemiştim.

"Ah, beynine de baktık bir sorun yok ama siz en iyisi bir psikoloğa götürün." Dediğinde kaşlarımı çattım. Kimse inanmıyordu bana. Babam bile inanmıyordu. Oradakiler bile inanmıştı, hiç öyle bir şey bilmemelerine rağmen.

"Ya delirmedim herhalde. Kaç kere yaralandım hatta. Bak göğsümdeki ize!" Dedim göğsümün üstündeki kesik izini göstermiştim. Son yaralanmamdı. İzinin durması çok iyiydi ama yine de inanmıyorlar, kazada olduğunu söylüyorlardı.

"Haklısınız doktor bey, teşekkür ederiz." Dedi annem beni takmadan. Bir deli damgası yemediğim kalmıştı gerçekten. Acilen geçmişe geri gitmenin bir yolunu bulmalıydım.

Dünyadan UzakWhere stories live. Discover now