8.Bölüm

110 8 0
                                    

Önce bana hafiften başlayarak ağır şeyler taşıttırmıştı. Dengeli bir şekilde yükseliyordu ağırlık ve şimdiden yorulmuştum. Daha öğlen bile olmamıştı. 

"İmdi kılıcı tutmayı öğreteceğim." Demiş ve kılıcımı çıkartmıştım. O da kılıcı tutmuş ve benimkine göre çok iyi tutuyordu.

"Olmaz öyle, bileğini ağrıtırsın bak şöyle." Dediğinde yanıma gelmiş ve kılıcı elime düzgünce yerleştirmişti. Böylece kılıç daha hafif gelmeye başlamıştı.

"Salla kılıcını bana doğru." Dediğinde dediğini yapıp kılıcı ona sallamıştım. Kılıcını kılıcıma vurunca kılıç elimden düşmüş, az kalsın elime çarpacakken Ali alp geri çekmişti beni.

"Tamam olur o kadar." Demiş ve moralimi bozmamam için uğraşmıştı. Akşama kadar kılıç tutup sallamakla uğraşmıştım. Çok yapamasam da ufak da olsa başarabilmiştim. Normalde çabuk öğrenirdim, ağır olmasa çok da zor değildi.

Diğer günler de aynı şekilde geçiyordu. Sürekli çalışıyordum ve 4 haftadır buradaydım. Alışıyor gibiydim. 4 haftadır Bora'yı da görmüyordum. Bir aydır yoklardı, bey de yoktu birkaç alp de.

Korkut beyin bir eşi ve minik bir oğlu vardı ve hamile olduğunu öğrenmişlerdi. Beyin adının da Korkut bey, obanın Kınık obası olduğunu öğrenmiştim. Geldiğim zaman gerçekten de çok eskiydi. Obanın beyi Korkut bey henüz gençti. Yani çok yaşlı değildi, babamla yaşıttı işte. Yani 40'lı yaşlarda falandı sanırım.

Artık kılıç kullanabiliyordum, hançeri de güzel kullanıyordum. Okçulukta zaten iyiydim, şimdi de dövüş öğreniyordum. Ali alple bayağı bir yakın olmuştuk, arkadaş gibiydik. O beni artık kardeşi olarak görüyordu, ben de abim olarak görüyordum.

Gökçe'yle de fazlasıyla yakın arkadaş olmuştuk ama nedense Bora alp sürekli aklımdaydı. Özlüyor muydum acaba, ama onunla sadece 2 ya da 3 gün geçirmiştik, hemen alışmış olamazdım. Sadece yokluğu çok belli oluyordu. Babamı da çok özlüyordum.

"Laçin hatun ne yaparsın, haydi vur bana!" Ali alpin dediğiyle dikkatimi toplamış ve elime sardığı bez yumağıyla vurmuştum göğsüne. Kıpırdamamıştı bile. "Daha sert vur!" Daha da sert vurdum. Birazcık sarsıldı ama daha da sert vurunca yerinden kıpırdamıştı. Başarmıştım değil mi!?

"Gerçekten çok güçsüzsün, ne yapacağız seninle böyle?" Dediğinde yüzüm düşmüştü. Kılıç, ok falan neyse de dövüş başarabileceğim bir şey değildi sanırım.

"Tamam düşürme yüzünü hemen, gel biraz dolaşalım oba dışında." Diyerek kapıdaki alplere sessizce bir şeyler söylemişti. Sonra da dışarıya çıkmıştık, haber vermişti sanırım.

Biraz ilerlemiş, biraz daha çalışmıştık. Yaklaşık bir haftadır dövüş öğrenmeye çalışıyordum ama olmuyordu, biraz da dışarıda çalışacağımızı söylemişti.

Çalışmış ve dönüyorduk ki karşımıza çıkan yüzleri kapalı simsiyah giyinmiş adamlarla içimi bir korku kapladı. Bizi öldürecekler miydi?

Ali alp onlara kılıç sallamaya başladığında ben de hemen kılıcımı çıkartıp üzerime gelen adama sallamıştım. Bir süre kılıcımla adama karşı kendimi savunsam da arkamdan gelen adamla dengem sarsılmış ve kılıcından son anda kurtulabilmiştim.

"Laçin hatun, dayan!" Ali'nin bağırmasıyla önümdeki adam beni yakalamış, elinden kurtulmak için bacak arasına tekme atmıştım. Adam acıyla inlemiş ve yere düştüğünde tam kılıcımı batıracakken Ali kılıcını bana savurmuş ve arkamdan acı dolu bir ses gelmişti.

Ben de önümdeki adama kılıcımı bastırdığımda adamın içine giren kılıçla kan fışkırmıştı. Beş kişiydiler zaten ve dördünü Ali, birini ben öldürmüştüm.

Hayatımda ilk defa birini öldürmüştüm. Kılıç adamın içindeyken ve ben kılıcı tutarken atlı bir sürü gelince sadece başımı çevirdim. Bu Korkut bey ve alpleriydi.

Bora attan iner inmez yanıma gelmişti. Gözlerim dolmuştu, çok korkmuştum. Birini öldürmüştüm. Ben birini öldürmüştüm az önce. Adamın içinde kılıç duruyorken birden elimi çektim telaşla.

Dünyadan UzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin