28.Bölüm - SEV YA DA TERKET

86 4 0
                                    

SEV YA DA TERKET...

Lavaboya gitmem gerekiyordu, saat ilerliyor ve Asım bey beni bekliyordu. Fatih'ten hiç ayrılmak istemiyordum, artık barışmıştık... Bu buluşma gerçekten de itiraflar buluşması oldu bizim için. Ayrı kaldığımız zamanlarda neler yaşadığımızı anlattık birbirimize, acıyı çekerken hiç de yalnız değilmişim bunu da öğrendim. İşimi bitirdim ve çabucak Fatih'in yanına döndüm. Ondan hiç istemesem de izin alıp kalkmam gerekiyordu, aslında onu burada bırakıp gitmek istemiyorum ama yapacak bir şey yok!

-Fatih, bugün benim çok önemli bir görüşmem var canım. İstersen yarın tekrar...

-Peki, oldu hayatım, nasıl istersen...

Bu arada Ilgın çantasını açtı ve içinden ıslak mendil çıkardı. Fatih'e uzattığında öne doğru hareket etmek zorunda kalmıştı. Çantasının içindeki kayıt cihazı Fatih'in gözüne çarptı aniden!

''Bu cihaz neden burada, keşke bugün bütün bunları yaşamasaydık, nedir bunlar bir şaka mı!''İçi içini yiyordu, Ilgın'a bakamıyordu bile. Ağlamamak için gözyaşlarını içine akıtıyordu, içinin kan ağladığını, kalbine kan damladığını hissetmişti. O lanet cihazı almak zorundaydı ama nasıl?

-Kiminle buluşacaksın Ilgın?

-Aslında Aylin'le alakalı bir şey var. Onun bugün çok önemli bir işi var, o yüzden benden rica etti. Bir arkadaşına uğrayacağım.

-Yanlış hatırlamıyorsam çok önemli demiştin, nedir önemli olan?

-Fatih, bu onun işi. Söylemesem olmaz mı?

-Tamam, o zaman. Bari erkek mi, bayan mı onu söyle!

-Ne o,merak mı ettin?

-E yani, erkek mi?

-Ama kızmak yok!

-Tamam, söz.

-İyi o halde. Buluşacağım kişi erkek.

Fatih'in yüzü bembeyaz kesildi aniden. Kiminle buluşacağını tahmin edebiliyordu. Acaba biraz daha ileri gitse ismini alabilir miydi? Sonuçta ondan şüphelenmezdi, kıskançlık olduğunu düşünebilirdi yalnızca.

-Adı ne bu herifin?

-Söylemesem olmaz mı?

-Bak yanlış anlıyorum ona göre!

-Tamam, tamam. Adı Asım. İnan bana sen tanımazsın. Ben de pek tanımıyorum zaten, sadece Aylin'in işi var onunla, yemin ederim.

Fatih, alması gereken şeyi almıştı.

-Oldu ama çok dikkatli ol tamam mı?

-Peki, hadi gel beraber kalkalım.

Ilgın ve Fatih beraber kalktılar. Fatih o kadar sinirliydi ki, gözlerinden alev fışkıracaktı sanki. Ilgın bu durumu fark etmişti ama başka bir şeye yormuştu doğal olarak. Ayrılırlarken Fatih, Ilgın'ı alnından öptü ve sonra arabasına bindirdi. Ellerini ''Güle Güle'' diye sallarken bir hoşçakal sonrasında, başlangıcın sonundan başlayacaktı...

Saat 14.30

Ilgın, Kavacık'a doğru gidiyordu. Asım Yeşilyurt'u aramış ve çıkmasını söylemişti. Mihrimah parkına varmıştı sonunda, koskocaman bir park burası. Yeşilliğin en güzelleri buradaydı, buluşmak için çok güzel bir mekândı burası. Mihrimah'a Fatih'le gelmek istiyordu Ilgın. Onunla el ele, masmavi Boğaz'ın karşına oturup saatlerce onun gözlerine bakmak istiyordu. Bu iş bittiğinde ilk işi, Fatih'i buraya davet etmek olacaktı.

KarabatakWhere stories live. Discover now