22.Bölüm - BULUŞMA

90 4 0
                                    

BULUŞMA...

Saat 10.27

Aylin'le oturup konuştuk, Asım beyle ben görüşeceğim. Esma hala uyuyordu, bu bizim işimize geldi açıkçası. Gerçi onun buluşma için pek hevesli görünmemesi de ilgimi çekti ama neyse. Çünkü dün gece ondan böyle bir teklif beklemiştim doğruyu söylemek gerekirse ama nedense lafını bile etmedi. Aylin sürekli bana Asım beye neler sormam gerektiğini tekrarlayıp durdu sessizce, Esma'nın duymaması gerektiği için inanılmaz gizlilik içinde ve sessiz sedasız hareket ediyoruz. Ayaklarımın ucunda yatak odasına gidip, giysilerimi aldım. Esma hala uyuyordu, gece bir ara onun uyandığını ve balkona çıktığını duyar gibi oldum, demek ki gece pek uyuyamadı. Yastığımın altındaki dosyayı da almalıyım, adamın karşısında gösterecek en önemli bulgular bu dosyada nede olsa. Elimi yavaşça yastık kılıfının içine daldırdım, tek gözüm de Esma'da beni görmemesi lazım. Evet, dosyayı nihayet kazasız belasız aldım.

Yatak odasından çıkarken Aylin tam karşımda duruyordu. Kolumdan tutup beni çalışma odasına götürdü. Omuzlarımdan tutunca, anladım ki bana yine cesaret aşılamaya çalışacak. Onun gözlerine öyle bir baktım ki, bana her konuda güvenebilirsin. Ben bu işin de üstesinden geleceğim merak etme. Bu işi çözeceğiz. Der gibi. Zaten arif olan anlar misali sadece;

-Sana güveniyorum, bunu söylememe gerek yok sanırım. Ama yine de çok dikkatli ol. Kayıt cihazın yanında mı?

Hiç unutur muyum edasıyla;

-Ne zannettin sen beni. Diyerek gülümsedim.

-Güzel, nasıl kullanacağını ve ne yapacağını biliyorsun. Her şey konuştuğumuz gibi olsun yeter, dedi.

Birbirimize şans diledik sonunda, öylesine fırtınalar kopuyordu ki içimde bunları anlatmaya kalksam akşama kadar anlatabilirim. Arabanın anahtarını aldım, Asım bey Aylin'i arayacağı için cep telefonlarımızı değiş tokuş ettik. Aradığında Aylin diye benimle konuşacaktı, son taktikleri aldıktan sonra kapıyı açıp Aylin'le vedalaştım. Merdivenlerden inerken omuzlarımdaki yükün ağırlığı başlamıştı bile... Kendimi nasılda tedavi ediyorum diye içimden geçirmeye başladım aniden. Arabaya bindiğimde Aylin'in camdan beni izlediğini görüp ona el salladım, o da bana el salladı. Kontağı çalıştırdım ve gaza bastım. Müziği açtım ve kendimi kontrol altına alarak ilerliyorum. Üsküdar'daki bir restoranda buluşacağız. İçimdeki bitmişlik hissinden eser kalmamıştı o anda, işe yarama duygusuyla birlikte unutabileceğimi görebilmek bana daha da cesaret veriyordu. E-5 karayolundan gidiyorum, trafik gayet akıcı. Acıbadem'e geldiğimde Asım beyi aramak geldi içimden. Şu saat oldu adamdan ses soluk çıkmadı. Arabayı yavaşlattım ve numarasını çevirdim. Çalıyor. Tam üç kez çaldıktan sonra telefonu açtı, sesi gayet güzelmiş,

-Alo.

-Merhaba Asım Bey ben Aylin nasılsınız?

-Teşekkürler Aylin Hanım, iyiyim. Siz nasılsınız?

-Ben de iyiyim sağ olun, ben Acıbadem'i geçtim Koşuyolu'na girdim yaklaşık 10 dakika içinde Üsküdar'da olurum siz neredesiniz?

-Bende Bağlarbaşı'ndayım, birazdan Üsküdar'da olurum...

-Çok iyi Dilruba'da görüşürüz.

-Tamam, bekliyorum...

Telefonu karşılıklı kapattıktan sonra içim daha da rahatladı. Düğüm çözülmek üzereydi, uzun zamandır kızların peşinden koştuğu adamla ben konuşacaktım, çok tuhaf! Bu personel müdürünün bu davada bu kadar önemli noktalara gelebileceği hiç aklıma gelmemişti. Demek ki, hiç kimseyi hafife almamak lazımmış, ya da olayla ilgili herkesi dinlemek gerekiyormuş! Üsküdar sapağına girdiğimde daha da heyecanlandım, arabanın hızını yükselterek ilerliyorum. Karaca Ahmet mezarlığını geçip Üsküdar'a saptım, yine insanlar ve yine kaldırımlara park edilmiş arabalar. Şu şehrin her şeyini seviyorum ve bazı kötü şeylerine katlanıyorum ama bu kaldırımlara ulu orta park edilmiş arabalara kesinlikle tahammül edemiyorum nedense. Direksiyonla inanılmaz manevralar yaparak bunları geçiyorum. Daracık sokakta ilerlemek için ancak yaya olmak gerekiyor... Sinirlerime hâkim olmaya çalıştım, başka bir ara sokağa saparak ilerlemeye karar veriyorum ve nihayet Dilruba'nın önüne geldim. Boğazı tepeden gören bir yere yapılmış bir restoran çay bahçesi burası, Fethi Paşa korusunun içinde. Yeşilliklerin arasında ve maviliklerin tam karşısındaydı. Arabayı kapıya park edip koşar adımlarla içeriye girdim. Restorana girer girmez kapıdaki görevli ''Aylin Hanım.''diye seslendi.

KarabatakKde žijí příběhy. Začni objevovat