nine

1K 119 37
                                    

fark edilmek için doğdun.
lana del rey - art deco.

Karanlığı parlaklıklarıyla kapatan sokak lambalarının arasından bir bir geçerken, saatin geç olmasına karşın caddede bir sürü insanın olması şaşırtıcıydı. Ucu görünmeyen upuzun yolun hemen yanında kendisini takip eden sahil bir o kadar rahatlatıcı görünüyordu ve bir kulağım suyun hışırtılarında, bir kulağımsa Kim Taehyungtaydı.

Güzel bir gündü ve dahası güzel bir akşamdı. Bunların sebebi yanımdaki Taehyung olabilir miydi sorgulamasam da, hava oldukça güzeldi ve gökyüzündeki yıldızlar sokak lambalarına rağmen tüm ihtişamıyla parlıyordu.

Hafif yüzüme vuran rüzgar beni rahatsız etmiyor, hatta arada yüzüme gelen saçları Taehyung fark edip elleriyle düzeltiyordu. Bu adamla, bu şekilde yakınlaşıyor olmak benim için çok tuhaftı çünkü en başında ona karşı ön yargılıydım.

''Raporları tahmini ne zaman alırsın?'' kulağıma ilişen sesine karşılık refleksle kaşlarımı kaldırdım ve başımı ona çevirdim, ellerimi göğsümde birleştirirken derin bir nefes aldım.

Doktorumla henüz konuşmaya fırsatım olmamıştı, arada kontrollere gitmem gerekiyordu ve aksatmamaya çalışıyordum fakat sakatlığım henüz çok yeni olduğundan pek de umudum yoktu.

''Bilmiyorum, kontrole gittiğimde sorarım.'' Taehyung dediğimi başıyla onaylarken ellerini siyah kumaş pantolonunun cebine sokmuştu.

''Hemen iyileşebilsem keşke.'' Taehyung'ın sessizliği kendime cevap vererek bozduğumda onaylar mırıldanmalarını işittim. Onun açısından bakarsam, kendimi mahcup hissediyordum, mahcup ve yetersiz.

Beni takıma alırken nasıl planlar içerisindeydi bilmesem de, kendimin farkındaydım. Beni sıkı takip eden insanlar vardı. Önceki takımımda da oldukça iyi performanslar sergilemiştim ve bu yüzden bu takıma alınmıştım.

Daha ilk maçta sakatlık yaşayıp çıkmak zorunda kalmam, onun aklındaki planları da bozmuş olmalıydı ve bu yüzden kötü hissediyordum.

''Önemli olan senin iyi olman,'' Söylediklerini başımı sallayarak onayladım. ''Bu ciddi bir mesele, sakatlığın ilerlerse düzelme şansı kalmaz.'' Bunu düşünmek bile göğsümü sıkıştırıyordu. Sporda sakatlık bambaşkaydı, yanlış bir müdahale sonumu getirirdi, kariyerim biterdi.

''Kendimi bildim bileli sporun içindeyim,'' Kısık çıkan sesime karşılık Taehyung'ın bakışlarının bana döndüğünü hissettim. ''Ayrı kalmak benim için çok zor oluyor.''

''Konusunu açmamalıydım, üzgünüm.'' Taehyung bakışlarını benden çekerek konuşurken bir elimi onun koluna koydum. ''Hayır, böyle düşünme lütfen.'' Taehyung, bakışlarını önce elime sonrasında yüzüme çevirdi.

''Hatırlatman iyi oldu, kontrollerimi aksatmamalıyım.'' Ona ufak bir tebessüm sunduğumda sessiz kaldı. ''En kısa sürede geri sahalara dönmeliyim.'' Dudaklarına yerleşen anlık tebessümle bana karşılık vermesi, içimde kıpırtılara yol açtı; tuhaf.

''Yorma kendini Jennie.'' Adımları hızlanırken ona ayak uydurarak koşar adım peşine düştüm. Bana sırıttığını fark edebiliyorum ve bu beni de güldürüyor.

Kim Taehyung sosyal hayatında o kadar da korkunç değil ve ben bunu deneyimleyebildiğim için sanırım biraz şanslıyım.

''Yoruldun mu yürümekten?'' Taehyung elini pantolonunun içindeki telefona atıp ekrana bakarken bana doğru konuştu. ''Gidebiliriz istersen.''

ginger flash, taennieWhere stories live. Discover now