~4~ Gazete

16.3K 568 140
                                    

Güvenmek çok farklı ve önemli bir histir. Çoğu duygudan daha asil, kırılgan ve bazen de kötü bir histir. Güvenmenin hayal kırıklığını yaşadıysanız eğer, sevilmemek kadar can acıtıcıdır. Herkes için önemli yer tutan güven, birçok detay doğrultusunda kazanılır. Bazı insanlar geç güvenirken, bazıları ise kısa zamanda güvenir. Bu kısa zamanda güvenenler henüz başlarına bela gelmemiş olanlardır. Geç güvenen insanlar, güvenmek eyleminin hayal kırıklığı kısmını tatmış olanlardır. Bunlar paranoyak olmuşlardır. Kendilerine ve sevdiklerine zarar gelmemesi için, kişiyi detaylıca öğrenmek isterler.

Kolumdan tutan kişiye, biraz korkuyla baktım. Henüz onu tanımadığım için söyleyeceklerinden endişeliydim. ''Şey,'' diye başladıktan sonra kafasını kaşıdı. ''ben Atlas.'' Anlamsızca ona bakmama rağmen ''Duru.'' dedim. Kafasını 'tamam' der gibi salladığında yanından ayrılıp Can'ı bulamamamın verdiği çaresizlikle sınıfa ilerledim.

Her insanın küçük, büyük acıları vardı. Ve Can'ın acısı vicdan azabı kadar büyüktü. Eskiden yaptığını tasrif etmesem de onun için üzülüyordum. Onun tattığı duyguyu yaşamasam da anlıyordum. İliklerine kadar acı çektiğini hissediyordum. Ona biraz olsun destek olsam belki acısı az da olsa hafiflerdi. Bir anne için en acı şey çocuğu tarafından küçümsenmesiydi sanırım. Düşünüyorum da, benim oğlum bana öyle yapsa ne kadar içim yanardı.

Zilin çalmasına yakın sınıfın kapısı tıklatıldı. Kapıdan içeri girenin Can olduğunu görünce içimi bir sevinç kapladı. Kendine zarar verebileceği fikri aklımdan geçmişti. Sessizce yanıma oturduğunda 'sakinleştin mi' diye sormak için gözlerinin içine baktım ama göz teması kurmadığı için soramadım. Konuşmak istememesi doğal bir şeydi.

Zilin çalmasıyla hızlı adımlarla Mavi'nin sınıfına ilerledim. Sınıfa girmemle, köşede kızlarla konuşan Mavi'yi görmem bir oldu. Gözlerini büyültmüş, coşkulu coşkulu bir şey anlatıyordu. Önündeki Sarışın kız ona dönmüş, can kulağıyla söylediklerini sinlerken, Kızıl olan bir Mavi'ye bakıyor, bir tırnaklarını törpülüyordu. ''Mavi!'' diye seslendim, anlattığı şeyi bölerek. Gözlerini bana çevirdikten sonra gülümseyerek yanıma geldi. ''N'aber, gezelim mi?'' Kafamı olumlu anlamda salladığımda sınıftan çıktık.

Okulun koridorları geniş ve renkliydi. Aslında bu kadar geniş bir yere koridor demek zordu. Duvarlarında ise ara sıra canlı renklerle boyanmış resimler karşımıza çıkıyordu. Kısım kısım afişler yapıştırılmıştı (gezi afişi, yarışma afişi, tiyatro afişi vb.) Resimlerin üstünü kapatmaması için belli yerlere asılmıştı ve böyle oldukça düzenli gözüküyordu.

Bahçeye çıkmak için yönelirken Eliz yanımıza geldi. ''Mavi, olay haber var.'' Mavi merakla Eliz'e baktığında Eliz elindeki gazeteyi uzattı. Gazete'nin üzerinde büyük harflerle 'OKUL GAZETESİ' yazıyordu. Sayfaları siyah beyaz ve azdı. Eliz'in eliyle işaret ettiği haberi okudum.

KALP KIRILMASI, TIRNAK KIRILMASINA BENZEMEZ DERYA!

Okulumuzun gözde çifti Derya ve Çağan ayrıldı. Söylentilere göre Çağan, yeni bir aşka yelken açmış ve Derya'yı terk etmiş. Derya sosyal medyada paylaştığı fotoğrafın altına 'beni üzdün ve kazandın. Artık geri dön.' yazmış. Umalım ki hala Çağan'ı sevdiğini, Çağan'ın yeni aşkı öğrenmesin. Yoksa yeni bir savaş başlayabilir! Sizin için dillerde dolanan bu Çağan'ın yeni kurbanını bulacağım.

Çağan, benim sınıfımdaki çocuktu. Şu hakkımda her şeyi bilen çocuk. ''Çağan çapkın bir çocuk mu?'' diye sorduğumda, Mavi ve Eliz aynı anda ''Yani.'' diye cevap verdi. Demek hakkımda her şeyi bilmesi bir oyundu. Herkese böyle yapıp sonra kendine aşık ediyordu. Belki de, onları zevk için kullanıyordu. Birkaç dakikalık zevk için insanların duygularıyla oynuyor ve hatta onlar için önemli bir şeyi elinden alıyordu. Bu gerçekten iğrençti!

Fısıltı Gibi Çığlıklar -düzenlenecek-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora