XX-SERÇE'NİN BOĞAZINDAKİ YUMRU

1.9K 197 89
                                    



Merhaba hoşgeldiniz?

Nasılsınız iyi misiniz?

Aydınlatın yıldızı, gelin her satıra. ben ve Zühre satır aralarındayız.

🎼Aydilge & Halil Sezai- Aşk Yüzünden


🐦

Zihnim bir anı defteriydi. Yazarı ise hiç kendim olamamıştım. Kendi hayatımın bile baş rolü değil yan rolüydüm.

Senarist her kimse çok acımasızdı. Kalemi keskin ve her defasında beni yok sayıyordu.

Anı defterim dönüm noktalarından oluşuyordu. Her bir sapakta defterimden bir sayfa hunharca koparılıyor ve ayaklar altında çiğnensin diye atılıyordu.

Her satırdaki el yazısı farklıydı. Yaşadıklarımı aktaran ise zihnimin içindeki şahsına münhasır kızdı. Kendi hayatımın senaristi değildim. Kendi kafamın içindeki senaristin eğer uygun görürse rol verdiği gündelik bir oyuncuydum hepsi bu.

Şimdi de anı defterimden bir sayfaya daha el uzatmıştı senarist ve ben ilk defa fiziksel anlamda bir acı yaşamıştım duyduklarım karşısında.

Ruhumda ezikler, çürükler çoktu. İçimdeki kız çocuğunun dizleri hep yaralıydı ama o alışkındı. Kolundan tutan olmaz, canı isterse sarardı kendi yaralarını. Bazen de üşenirdi bazılarını sarmayı. Fakat yıllar sonra 'kardeşim' olduğunu öğrendiğim kız çocuğu ise asla acı çekmemeliydi.

"Zeynep..." diyebildim güçsüzce. "Kardeşim kaybolmuş..." Elim gayriihtiyari başıma giderken sol kaşımın üzerinde çakan ağrıya baskı yapmaya çalıştım. Nefesimi bile kesen ağrı başımdan tüm vücuduma yayılırken dudaklarımdan küçük bir 'ah' kaçtı.

"Zühre. Bana bak."

Sadece dört saniye sürmüştü bedenimi bir anda uyuşturan ağrı. Derin bir nefes alırken Korhan'ın her daim sıcak olan parmakları kavradı onun teninden soğuk olan tenimi. Dudaklarımın önüne bir bardak suyu dayamıştı. Ne zaman, ne ara doldurmuştu bardağı?

"Bir yudum iç." dedi sakin bir sesle. Yarım yudum anca içebilirken elimle ona tutunmaya çalıştım. "Halan tam olarak ne dedi?"

"Zeynep yok. Kız kayıp." Halamınki kadar telaşlı değildi sesim. Aksine biraz şaşkın, biraz da anlamamış bir tondaydı. "Kardeşim kaybolmuş..." dedim kendi kendime. Aynı cümle zihnimde defalarca yankı buldu.

'Kardeşim kaybolmuş...'

'Kardeşim kaybolmuş...'

"Tamam. Sakin olacağız. Sen Osman'a haber ver. Beş dakika içinde herkes salonda olsun." Uraz onu başıyla onaylarken kapıya varmıştı bile çoktan. "Babama da söyle." diye ekledi. Sonra bakışları hızla bana döndü. İyi bir kriz yöneticisiydi. Gözlerinde talaş vardı ama asla davranışlarında yoktu. Seri düşünüyordu.

"Kardeşim kaybolmuş..." dedim. Diyecek bir sürü şeyim vardı fakat dudaklarımdan sadece bu çıkabiliyordu. Başım sola doğru düşerken kontrol edemeyeceğimi biliyordum. Sanırım bayılacaktım. O benden hızlı davranıp başımı eliyle yakaladı.

"Hişt hişt hişt... Bir şey olmayacak..." dedi beni kendi göğsüne çekip. Bayılmamıştım ama gözlerim açık hiçbir şey yapamaz duruma gelmiştim. Kilitlenmiş gibiydim.

"Kardeşim kaybolmuş..." dedim kontrolsüzce tekrardan. Ağzımdan çıkan kelimeleri zapt edemiyordum. İstemsizce çıkıyordu ağzımdan.

"Kardeşim kaybolmuş..."

SERÇE KUŞU (DEVAM EDİYOR)Where stories live. Discover now