36

2.9K 211 108
                                    

"İniyorum." Son harfini uzatarak söylediğim kelimeden sonra gülümseyerek telefonu kapattım. Mahmut aşağıda beni bekliyordu. Bu soğuk havada gelmene gerek yok, okulda buluşuruz desem de seni görünce hemen içim ısınıyor diyip konuyu kapatıyordu. Zaten benim de işime geliyordu okula  onunla gitmek.

Sigarasından aldığı nefesi verirken kısılmış gözleriyle bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde kaldırımın bir ucundan göz kırptı bana. Yüzüne vuran güneşle parlayan gözlerini benden hiç çekmiyordu. Karşıya geçmek için kaldırımın kenarına ulaştım. Kulağıma adımın söylendiğini işittim belli belirsiz. Gözlerim Mahmut'ta ve geçip giden arabalardayken tam olarak anlayamamıştım.

"Ayaz!" bu sefer adımı duyduğuma emin olarak arkamı döndüm. Sarışın kız gülümseyerek yanıma gelirken nefes nefeseydi. Belki de yetişmek için hızlı yürümüş, nefes nefese kalmıştır diye düşündüm.

"Günaydın. Seslendim ama duymadın sanırım." dedi sarışın kız koluma dokunurken. Helin'in tiyatro kulübünden arkadaşı olduğu için birkaç kez denk gelmiştik kızla ama şu an bir türlü ismini hatırlayamıyordum.

"Günaydın." dedim ben de aynı şekilde. "Fark etmedim seslendiğini."

Göz ucuyla Mahmut'a baktığımda çatık kaşlarıyla sigarasını yere atıp ezdi ve hiç zaman kaybetmeden sağına soluna bakıp karşıya geçti. Bir araba onun yüzünden yavaşlamak zorunda kaldı, kornaya basarak yanından geçtiğinde Mahmut uzun zamandır kendisinden duymadığım kadar sert bir sesle "Sokarım o kornayı götüne!" diye bağırdı. Korkuyla o tarafa döndüğümde neyse ki araba gitmişti. Sabah sabah bir tartışmayı kaldıramazdım.

"Sen de mi burada oturuyorsun?" dedi kız sanki az önceki korna ve bağırışı hiç duymamış gibi bir rahatlıkla. Bir gözüm Mahmut'tayken "Evet." dedim. "Şu arka sokakta oturuyorum."

Mahmut sonunda kazasız belasız karşıya geçtiğinde rahatlamıştım. Çok gergin duruyordu.

Mahmut kaşları çatık bir bana bir kıza bakarken yanımda durdu. "Günaydın." dedim gülümseyerek. "Günaydın yavrum."

"Günaydın Mahmut." Kız da konuşunca şaşırmıştım, nereden tanıyordu ki Mahmut'u? Gerçi bu okulda yılları geçtiği için onu tanımayan kişi sayısı bir elin parmağını geçmezdi.

"Günaydın Nesrin." Evet ya kızın adı Nesrin'di.

"Okula birlikte mi gidecektiniz?" Ben 'evet' demek için lafa atlayacakken Mahmut benden önce davrandı, "Yok, önce bir işimiz var bizim."

Kaşlarım çatık ona döndüğümde bana bakmadan kıza yalandan gülümsedi, elini koluma atıp yolun diğer tarafına doğru yürütmeye başlamadan önce zar zor kıza "Görüşürüz." diyebildim.

"Sabah sabah ne bu sinir?" Kendisine dönüp sorduğum soruyla istifini bozmadan önüne bakarak yürümeye devam etti. "Ters tarafından mı kalktın?"

Yine kaşları çatık düşünceli düşünceli yürümeye devam ettiğinde kolundan tutup durdurdum. "Noluyor Mahmut?"

"Bir şey düşünüyordum be bağırma."

"Ne düşünüyordun? Hem sen o kızı nereden tanıyorsun?"

"Asıl sen nereden tanıyorsun? Amına koyayım okula geleli daha kaç ay oldu, her hafta başka kız yanında." Az önce bir nebze olsun geçmiş olan siniri şimdi yine gün yüzüne çıkmıştı. Sanki ben kızı yanıma çağırmışım!

"Helin'in arkadaşı, birkaç kez muhabbet ettik. Kızın adını bile unutmuşum, sen söyleyince hatırladım." diye sinirle konuştum ben de 'sen söyleyince' kısmına baslı yaparak.

MAHMUT -gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin