28 - Red vs Sobierty

25 5 0
                                    

  ''Onunla daha önce hiç karşılaştınız mı?''

  ''Sobierty ile mi? Sadece bir şeyler duyduk. O, genellikle kendisini gizler ve rakiplerinin karşısına son çare olarak çıkardı.'' 

  Kazanova'nın bu cevabı karşısında Arya daha fazla şey sormadı. Muhtemelen onun da bildikleri kısıtlıydı. Ayrıca Kazanova bugün pek bir düşünceli gibiydi. Arya, onun verdiği karar yüzünden pişmanlık duyup duymadığını merak etti. Böyle bir şeyin olacağını pek sanmasa da, istisnalar herkes için mevcuttu. Belki de konu Lentuar'dı. Olanlardan sonra yanlarından ayrılmasına da ses çıkarmamıştı ama bunun için kendisini suçlu hissetmiş olabilirdi.

  Arthur, bugün pek çok kez kullandığı büyüsünü bir kez daha tekrarladı. Güneş neredeyse batmak üzereydi ve atların hızı, normal bir insanın yürüme hızına düşmüştü. Bugün çok fazla koşturmuşlardı onları. 

  ''Mesafe yeniden birkaç saate çıktı.'' dedi Arthur. ''Hala daha aynı noktada savaşıyor olmalılar.''

  Arthur kaşlarını çattı. Kartın yüzeyinde bir şeyler değişmişti. 

  ''Sorun ne?'' diye sordu Howl. 

  ''Düşmanın sayısı,'' dedi Arthur. ''Tek kişiye inmiş.''


=====


  Hava, soğuk ve kızıldı. Aynı Red'in gözü gibi. Güneş batmaya yüz tutmuşken, gökyüzünün bu renge dönüşmesini seviyordu. Sol gözünün de aynı renkte olmasından dolayı değil tabii.

  Yaratıklar gitmişti ve Sobierty ile Red, yaklaşık çeyrek saattir dövüşüyorlardı. Red, Sobierty'nin bu kadar çevik olmasını hiç beklemiyordu. Kılıcını her sallayışında, Sobierty bu saldırıdan kolayca sıyrılıyor ve Red'e karşı saldırıda bulunuyordu. Red onun kadar çevik değildi ve bazen bu saldırılardan ancak kıl payı ile kaçabiliyordu.

  Red onun üzerinde Howl'a yaptığı büyüyü yapabilirdi pek tabii, ancak ona deyemedikten sonra bu büyüyü kullanmasının hiçbir mantığı yoktu. Muhtemelen Red'in karşısında, ona karşı koyabilecek sınırlı sayıdaki kişilerden biri duruyordu. Dünya Hükümetinin neden özellikle onu gönderdiği belli olmuştu. 

  Red, sayısız kılıç vuruşlarından bir diğerini yaptı ve Sobierty sola kaçtı. Red bu sefer bir şeyleri değiştirmek adına onu kılıcıyla değil, tekmesiyle takip etti. Sobierty, onun tekmesine inanılmaz sert bir yumruk attı ve Red neredeyse dengesini kaybediyordu. Tekme attığı bacağını yere basar basmaz geri çekildi, çünkü Sobierty'nin bu fırsatı kaçırmayacağını biliyordu. Sobierty ifadesiz yüzüyle ona yumruklar savurdu ve Red bu yumruklar kendisine ulaşmadan kılıcını devreye soktu. Sobierty, hiçbir şekilde kılıca değmiyor ve sürekli açık arıyordu. 

  Sobierty, gerçekten de bütün hayvanların en güçlü kısımlarını kendisinde toplamış gibiydi. İnanılmaz çevik ve hızlıydı. Öyle gözükmese de bir gorilden daha kuvvetliydi. Algıları ve refleksleri sonuna kadar açıktı. Red'in onu nasıl yenebileceği konusunda hiçbir fikri yoktu. 

  Rakibinin saldırılarını karşılamaya ve geri çekilmeye devam etti. Kılıcına güveniyordu; kırılmayacağına ve kendisini yarı yolda bırakmayacağına emindi. Ancak kendi kasları şimdiden Sobierty'nin vahşi gücüne karşı zorlanmaya başlamıştı. Kolları kasılıyor ve yanıyordu. Duruşunu sağlamlaştıran bacakları da aynı şekilde zorlanmaya başlamıştı. 

  Red, bir kumar oynamaya karar verdi. 

  Sobierty'nin sağıyla attığı yumruğu bu kez kılıcıyla karşılamadı ve bunun yerine, kılıcını onun yumruğunu kesmek amacıyla dümdüz bir şekilde savurdu. Aslında bu, Red için bir hataydı. Çünkü Sobierty sağ yumruğunu kılıçtan kaçırdıktan sonra, açıkta kalan Red'e saldırdığı takdirde onu yakalamak adına büyük bir fırsat ele geçirmiş olacaktı. Öyle de oldu. 

Kaos - Başlangıçजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें