''Alaca? Ne yapıyorsun?''
Alaca, kaşlarını çatmıştı. Bir şeyler hissediyordu sanki. Aynı anda hem geleceğin, hem de geçmişin görüntülerini hissetti, ancak göremedi. Büyüsü kaynıyordu. Vücudunda sanki bir kaos vardı. Kutsal Alaca Gözü, şimdi siyah renkteydi çünkü. Elbette Alaca bunun farkında bile değildi. Soruyu soran annesine baktı. Annesi ise, onun gözlerini görünce duraksadı.
Alaca, annesinin duygularında muazzam bir değişim yaşandığını gördü.
''Hayır...'' diye mırıldandı annesi. ''Lütfen siyah olmasın.''
Alaca bunları duymuştu duymasına, ancak hiçbir anlam yükleyemedi. Henüz dört yaşındaydı ve şimdilik amacı, daha iyi büyüler öğrenip annesini koruyacak kadar güçlenmek idi.
Annesi, Alaca'nın yanında dizinin üstüne çöktü.
''Alaca.'' dedi. Sesi ne kadar da nazikti. ''Senden bir şey istesem yapar mısın?''
Alaca heyecanla başını sallayarak onayladı. Annesi, parmağını kullanarak onun yanağını okşadı.
''Öyleyse, bir daha büyü yapmamanı söylesem, beni dinler misin?''
------------------------------------------------
''Bana, hiç yenilmediğini söylediler. Doğru mu?''
''Ah, abartmışlar.''
''Peki ya gözünü nasıl elde ettin?''
Uzun bir sessizlik.
''Uzun hikaye, evlat.''
Arya daha fazla devam ederek onu sinirlendirmek istemedi. Red, gerçekten de harika birisi gibiydi ama aynı zamanda korkutucuydu da. Arya zaten yeniden yolculuğa çıkmalarından beri çok fazla soru sormuştu. Burada bırakmaya karar verdi.
Red, ''Ya sen?'' dedi. ''Sen gözünü nasıl elde ettin?''
Arya duraksadı. Böyle bir soru beklemiyordu.
''Ben... Bilmiyorum. Bir Kutsal Gözüm olduğunu bile henüz yeni öğrenmiş sayılırım.''
Red bir kaşını havaya kaldırdı. ''Bunu hiç hissetmeme gibi bir imkanın söz konusu bile olamaz. Yani bu göz sana sonradan verilseydi, bebek bile olsan hatırlardın. Kutsal Gözlerin böyle bir özelliği vardır.''
''Yani, bunun bana miras kaldığını mı söylüyorsun?''
Red omuz silkti. Bu hareket, bir cevap vermekten kaçınarak Red'in ima ettiği şeyin sadece ihtimallerden birisi olduğunu söylüyordu. Elbette kesin bir cevap vermek imkansızdı.
''Yine de,'' dedi Red. ''Siyah Göz, daha önce kimsenin hakkında bilgi edinemediği bir şey. Eminim ki bu konuştuklarımızın altında pek çok gizli sır vardır.''
''Gerçekten de öyle.'' diye mırıldandı Kazanova.
''Donuyorum.'' dedi Arthur. Hava gerçekten de soğuktu. Arthur'un üzerinde ise her zaman giydiği ince ceketi vardı. Altına da siyah bir takım giymişti.
Tina ona döndü. ''Lanet olası takım elbise sevdandan vazgeçmezsen olacağı bu. O ince kıyafetlerle şimdiye dek hipotermi geçirmemiş olman bile bir mucize.''
YOU ARE READING
Kaos - Başlangıç
FantasyDünya hiç olmadığı kadar kaos içinde. Büyük bir savaş, bambaşka bir evrene açılan boyut kapısı, çeşitli yaratıklar, büyücüler ve çok daha fazlası. En azından yaklaşık 70 yıl önce durum böyleydi. Merak etmeyin, şimdi her şey yolunda. Öyle mi?