"Sen henüz kendini bile sevememişken beni sevmeni beklemek kendi aptallığımdı."
Levi, yalanların ardına sığınan, üzerinde durduğu tahtı elini kana bulayarak alan ve tüm insanlığı ilgilendiren sırları saklayan bir kadına kalbini verecek kadar güvenm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yüzyıllar boyunca dünyanın gözdesi olmuş, sahip olduklarıyla kendisini en üste çıkarmış bir ülke. Halk tarafından yere göğe sığdırılamayan bir kraliyet.
Lissome iki yüz yıl önce döneminin lideriydi. Fushidaların atası Oshan tarafından kurulan ülke yüzyıllar boyunca onun soyunda kaldı. Ta ki iki yüz yıl önceye Daiki Fushida kral olana kadar.
14 yaşında tahta geçen Daiki ülkeyi yönetmede zorlanıyordu bu yüzden çıkan kargaşalar halkı isyana sürüklemişti. Yüzyıllar boyu dimdik ayakta olan devlet yıkılışa sürükleniyordu. Ve henüz bir çocuk olan kralın elinden hiçbir şey gelmiyordu.
Yine isyanın olduğu bir gece sarayda uyurken bir rüya gördü genç oğlan, onun soyundan olan bir kadının gelip her şeyi sona erdireceğini. Rüyanın devamında gördükleriyle korkuyla uyanmıştı. O rüyada gördüğü her şeyi farklı farklı yerlere defalarca kez geçirdi. Gelecek nesle ulaşacağından emin oldu.
O gece ülke genelinde bir haber yayıldı, bir katil grubunun kralı öldürmek için harekete geçtiği haberi tüm insanları ayağa kaldırdı. Ardı ardına geldi kraliyette görevli kişilerin ölüm haberi onları da halktan insanların ölüm haberi izledi.
Yavaş yavaş yaklaşıyordu ölüm Daiki'ye. Ailesinin katledilmesinin ardından sarayı terk etti ancak grup peşini bırakmıyordu.
Defalarca kez ölümden döndü, mermiler onu defalarca kez es geçti. Ülkesini terk etmekten başka çaresi kalmamıştı.
Ve gitmek için binlerce kilometre öteyi, Paradis'i seçti.
Paradis'e yerleştikten kendisine bir hayat kurdu, oğlu Damian'la beraber Fushida soyadını yeşertti.
Bu olaylardan yüzyıllar sonra Rina Cox Fushida dünyaya geldiğinde herkes biliyordu, o Daiki Fushida'nın varisi, her şeyin sonunu getirecek olan kişiydi.
×××
Soğuk bir yel esiyor, bulutlar yağmurun habercisi olarak gürlüyordu. Kadının elindeki sigaranın dumanı rüzgara karışıp gidiyordu. Dışarıda çok fazla insan kalmamış, hepsi bu havadan kaçarak evlerine sığınmıştı.
Uzaktan ona doğru gelen kişiyi gördüğünde hafifçe gülümsedi, elindeki sigarayı yere atıp kadına doğru yürüdü. Kısa bir süre sonra bedenini sarmıştı Julia'nın kolları. Ona huzur veren bu kokuyu uzun bir süre içine çekti.
Ayrıldıktan sonra beraber içeriye geçtiler. Etraf kalabalıktı, birçok dava aynı güne birikmişti.
''Erwin'in davasının hakimini öğrendim...'' dedi Julia gözlerini yere sabitlemişken. Derin bir nefes alıp lafını devam ettirdi ''...Francis.''
Genç kadının kaşları duyduğu isimle çatılmıştı. O sırada koridorun başında gördüğü Levi ile yönünü değiştirdi. "Ben Francis ile konuşurum. Sen git Lucas'ı kontrol altında tut." dedikten sonra uzaklaştı.
