"Sen henüz kendini bile sevememişken beni sevmeni beklemek kendi aptallığımdı."
Levi, yalanların ardına sığınan, üzerinde durduğu tahtı elini kana bulayarak alan ve tüm insanlığı ilgilendiren sırları saklayan bir kadına kalbini verecek kadar güvenm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
---
Yeraltının dar sokaklarında hızla ilerliyordu genç kadın. Peşinde ki adamın rastgele gönderdiği kurşunların vücuduna isabet etmemesi için oldukça fazla çaba gösteriyor, hiç bilmediği sokaklara girip saklanmaya çalışıyordu.
En sonunda arkasına dönüp baktığında adamın takibi bıraktığını fark ettiğinde rahatlamıştı.
Önüne döneceği sırada kadının ensesinde hissettiği yoğun acı onu durdurmuştu. Sırtına doğru akmaya başlayan sıcak sıvı beyaz gömleğini kırmızıya boyuyor, hissetiği acı nefesini kesiyordu. O sırada omzunda hissettiği nefes yakalandığının göstergesiydi.
"Şunu asla unutma Rina Fushida, bana karşı şansın yok. Ben sana karşı her zaman kazanırım. " diye kulağına fısıldadı adam. Ardından eliyle hala tutuyor olduğu, kadının ensesine sapladığı bıçağı bir anda çekti. Kan kadının omzundan boşalırcasına dökülüyor, vücudu güçsüzleşiyordu.
Adam kadının güçten düşmüş vücudunu bir anda duvara doğru sertçe fırlattı. Hissettiği acıyla kadının ağzından bir inleme çıkmıştı.
"Umarım dersini almışsındır Rina." dedi ve kadını ardında bırakıp orayı terk etti.
Duvar dibine iyice sokulmuş olan Rina'nın acısı gittikçe büyüyordu. Nefesleri sıklaşıyor, terliyordu. Vücudu titremeye başlamıştı.
Bir kaç dakika sonra tamamen ölümün eşiğindeydi. Kanı yeri kırmızıya boyamıştı. Gözlerini kapatmamak büyük çaba harcıyordu, tüm vücudunu acı sarmıştı. Nefes almaya çalışıyor ancak almaya çalıştıkça daha çok canı acıyordu.
En sonunda bütün çabaları boşa çıkıyordu kadının, acıya daha fazla dayanamayıp gözlerini kapattı. Son anları olduğunu düşünüyordu. Avucunda bir çocuğu korur gibi koruduğu kolyeyi daha da sıktı.
---
Kızıl saçlı kız yerde kanlar içinde yatan kızı fark ettiğinde oraya koştu. Kadının önünde diz çöküp onu uyandırmaya çalıştı.
"Hey beni duyuyor musun?" kadını bir kez sarstı ancak bi sonuca varamadı. Elini kadının boynuna götürdü, hala yaşıyordu. Derin bir nefes aldı, kadını belinden kavrayıp kaldırdı. Bu sırada genç kadının karnından kan akmaya başladığını fark ettiğinde onu kucağına almaya kara verdi. Beklediğinden hafifti, kadını kucağına alıp evine götürmek için yola götürdü.
Bir kaç dakika sonra evinin kapısına gelmişti, kapıyı sertçe çaldı. Bir kaç saniye sonra kapıyı açan sarışın çocuk karşısında ki manzara karşında donup kalmıştı.
"Isabel ne oluyor?"
"Sonra anlatırım Farlan. Şimdi, onu alabilir misin?"
Sarışın oğlan kızın kucağında ki Rina'yı kendine alıp içeriye ilerledi. Onu kanepeye dikkat ederek bıraktı ve kızıl saçlı kıza döndü. "Ne halt ettin sen?"
