20. BÖLÜM

21 12 5
                                    

Zaman acımasız bir katil gibi, akıp gidiyor ve onu geriye sarmak mümkün olmuyor...

Akın

2121

İnsan dediğiniz en fazla ne kadar hayatta kalabilir, yaşamak değil sadece nefes almaya devam etmekten bahsediyorum. Ben kendimi bildim bileli bana hayat olarak sunulan bu siginaktayim. Burada doğdum ve burada büyüdüm.

Önce annemin ölümünü izledim sonra da babamın...

Sahi ne kadar oldu onlar gideli tahmin yürütmek gerçekten zor belli bir süreden sonra duvara çizgi çekmeyi bıraktım zaman hızla geçiyor ama ben hala yaşlamıyordum. Dünyaya gelişimin ardından tam yüz yıl geçti ama görünüşüm yirmi beş yaşımda takılı kaldı.

Bu bir lanet gibi defalarca kendimi öldürmeyi denedim ama her seferinde yeniden gözlerimi açtım. Bir süre sonra ölümden de umudumu kestim.

Bugün tam anlamı ile yüz yaşıma bastım ama insansız bir dünyada tek başına yaşamanın anlamı ne ki...

Uzun zamandır her şeyden vazgeçmiş biri gibi takılıyordum ama bugün buna bir son vermeye karar verdim sabahın en erken saatlerinde kalktım aynada kendime baktım saçlarım uzamış sakallarım birbirine girmiş acınacak bir halde yüzümü inceledim.

Düşündüm, babamın gördüğü onca ölüme ve savaşa rağmen dimdik ayakta duruşunu, annemin çaresizlik içinde babamın eve dönmesini beklerken güçlü kalabilmesini ve hep şikayet etsem de bana bir hayat armağan etmelerini...

Sefil geçen yüz yılın ardından artık onlara layık bir evlat olacaktım. Bu yüzden ilk iş babamın tras takımlarını alıp kendime cekiduzen vermeye karar verdim.

Artık aynaya baktığımda kendimden utanmamaliydim. Daha sonraki isim harabeye çevirdiğim sığınağı komple temizleyip düzenlemektir.

Düzen her şey demektir. Bir disiplin anlayışı ve bir şeyleri umut edebilmek. Her yer temizledikten sonra siginaktaki daha önce hiç girmediğim bir oda olduğunu fark ettim. Daha önce hiç dikkatimi çekmemişti belki de hiçbir şeyi umursamadığım için üzerinde durmamıştım.

Kapısını açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu fark ettim. Beynim bir anda soru yağmuruna tutulmuştur. Neden kapi kilitliydi? Anahtarı nerede olabilirdi? İçeri de ne vardı? Sırlarla dolu bir oda mı? Yoksa sadece öylesine kilitlenmiş sıradan boş bir oda mı?

Sorular aklımı kurcalarken birden kendimi anahtarı ararken buldum. İçeride ne olursa olsun önemli değildi önemli olan epeydir bu kadar heyecanlanmamış olmamdı...

Bir saat boyunca durmadan dinlenmeden anahtarı arayıp durdum ama hiçbir yerde yoktu. Sonra küçüklüğümden kalan bir anımı hatırladım. Babam elinde ahşap bir kutu ile baş ucumda oturuyordu. Muhtemelen hastaydım ve bana birsey olacak diye çok korkmuslardı. Gözlerimi açtığımda annem ve babamın şaşkın gözlerle birbirlerine baktılar. İçeride tuhaf bir gerginlik vardı.

Bana sorular sormaya başlamışlardı. Adın da kaç yaşındasın ben kimim gibi sacma sapan soruları sormaya baslamislardi. Sanki geçirdiğim rahatsızlıktan dolayı hafizami kaybettiğimi düşünmüşler ama o zamanlar daha yedi yaşımda olduğumdan üzerinde hiç durmamisti.

Odadan çıkıp kapının önünde fisildastiklarini hatırlıyorum. Annem babama kapıyı kilitlemesini ve anahtarı saklamasını söylüyordu. Babam da anneme elindeki ahşap kutuyu göstererek merak etme o artık güvende diyordu.

Bu anımı hatırlayınca odanın anahtarının nerede olduğunu bulmak ta daha kolay olacaktı. Neredeyse bir asırdır girmediğim ailemin odasına girecektim.

KIYAMET UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin