19. BÖLÜM

26 12 0
                                    

Cansun

2021

Kıyametten bir gün önce...

Gecenin karanlığına inat başı boş ıssız sokaklarda yürümeyi hep sevmişimdir. Kalabalıktan nefret ederim çünkü insanların çok olduğu yerlerde kıskançlık, nefret ve kaos olur. Tüm bunların olduğu yerde de savaş olur.

Her ne kadar icimde zar zor dizginledigim kontrolsüz bir öfke de olsa sebepsiz ölümlerden nefret ederim. İnsanların basit amaçlar uğruna birbirlerini katletmeleri de oldukça saçma gelmiştir bana...

Bu yüzden geceyi severim sessiz ve insansız tam anlamı ile huzur bu olsa gerek. Lakin bu gece tüm gecelerden farklı olacaktı ama ben bunu henüz bilmiyordum.

Gök cisminin hızla dünyaya yaklaşmasının getirdiği görevlerimi yerine getirip bitirmiştim. Bana verdikleri her ne kadar saçma sapan bir görev de olsa sorgulamak bize ogretilmemisti. Bu yüzden ne denilirse onu yapmakla sorumluyduk. Birçok insan aileleri için siginakta yer ayarlamaya başlamıştı ama ben onlardan biri değildim. Çünkü benim tek ailem abim gibi gördüğüm Uğur du onun da kendine özel bir sığınağı vardı.

Ben ise bundan daha ideal bir ölüm dusunemezdim. Bu yüzden sığınağa gidenler arasında olmayacaktim. Hayat bana doğduğum andan itibaren bol aksiyonlu bir yaşam sunmuştu zaten görmem gereken her şeyi görmüş yaşayabileceğim güzel bir ömrüm olmuştu.

Daha fazlasını istemiyordum. Bu sebeple dünyaya düşen gök taşı ne getirirse getirsin kabulüm olacaktı ve nefes almaya devam ettiğim sürece elimden geldiğince düzeni korumaya devam edecektim.

Saat gece yarısını gösteriyordu. Eve geldiğimde kendime taze bir çay demleyip haziran ayının sıcak akşamının keyfini çıkarmak için balkonuma geçtim. Gösterişten tamamen uzak yere rastgele attığım minderlerin üzerine uzanıp çayımı yudumlarken yıldızları seyretmeye başladım. Anılar beynime hücum etmeye başlamıştı çoktan. Normalde geçmişi pek düşünmezdim ama sona yaklaşma dürtüsünden olsa gerek yetimhane yıllarım birer birer aklıma geliyordu.

İstenmeyen ve soğuk bir kış günü yetimhane kapısına bırakılıp terk edilen biri olarak hayatın ilk tokadını yemiştim ama umursamazlık seviyem bu sayede tavan yapmıştı.

Kimseye hiç bir şeye bağlanmama gibi bir özellik oluşturmuştum kendime, hiç kimseye güvenmeyisim de şuan bulunduğum konuma getirmişti beni...

Daha orta okula giderken zeka seviyem öğretmenlerimin dikkatini çekmiş ve hemen testlere sokulmaya başlanmistim. Tahmin edildiği üzere üstün zekalı cikisim beni diğerlerinden ayırmaya yetmisti.

Yetim olduğumdan devlet eğitimim için beni himayesi altına almış ve bu sayede de iyi bir milli istihbarat ajanı olmuştum. Pek mütevazilik yapamayacagim isimde de oldukça iyiydim.

Yirmis sekiz yasimdaydim ve sayısız ülke görmüştüm. Birçok ölüme tanık olmuştum bazıları da benim elimden olmuştu. Hatta teşkilatta bana bir lakap bile takmislardi - hayalet - tam anlamı ile ne zaman nereden çıkacağım hiç belli olmazdı.

Bir çok kez ölümle burun buruna gelmistim. Böyle zamanlarda içimdeki öfkeyi serbest bırakarak hayatta kalmayı her defasında başarmıştım.

O kadar yorulmuşum ki düşüncelerin arasında yıldızları seyrederken balkonda öylece uyuya kalmıştım.

Telefonumun çalması ile sıçrayarak uyandığımda kalbim ağzımda atıyordu neredeyse, daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Nefesim kesik kesik çıkıyor ve ellerim titriyordu.

KIYAMET UYKUSUWhere stories live. Discover now