7. BÖLÜM

104 61 29
                                    

Bazen arkasına dönüp bakması gerekir insanin; nereden geldiğini unutmaması için...

Yıl: 2121
Sığınak

Demir...

Dün gece bir rüya gördüm, o kadar gerçekti ki hem kendimi buldum içinde hem de kendimi kaybettim.

Hem kendimdim, hem değildim. Iki çift göz vardı sanki rüyamda, kendi bedenimde Ne düşündüğümü ne hissettiğimi algılıyor aynı zamanda kendime dışarıdan bakıyordum.

Hiç görmediğim gökyüzüne bakıyordum gece karanlığında, ay ışığı eşliğinde yıldızlar öyle parlaktı ki yüzümün aldığı şekli fark etmemek mümkün değildi.

Mutluydum hemde hiç olmadigim kadar mutlu, uyandığımda son bulmuştu bu mutluluğum. O kısacık ânı gerçekten yaşayabilmek için neler vermezdim.

Uyumadan önce babamın bana verdiği kitabı okumuştum. Belki de bu yüzden böyle bir rüya görmüştüm. Yazari o kadar güzel anlatmıştı ki gök yüzünü, geceyi, ayı ve yıldızları etkisinde kalmamak mümkün değildi.

Ben bu sığınakta dünyaya geldim. Daha doğmadan çok önce düzen korucu olarak seçilmiştim bile, bizde aile mesleğiydi. Düzen korucular evimiz olarak bildiğimiz bu sığınağın güvenliğinden sorumluydu. Elbette bende yirmi beş yaşıma geldiğimde görevi babamdan devralmıştım ve beş yıldır sorunsuz bir şekilde devam ettirmistim.

Bizler burada yaşayan insanların birbirleri ile uyum içinde yaşamalarını sağlıyorduk. Benim ile birlikte iki kişi daha vardı düzen korucu ama ben onların lideriydim.

Benden başka kimsenin burada kalmak ile ilgili bir sorunu yoktu. Oysa ben dışarıyı görmek için can atıyordum. Çocukken kendime hep bir gün dışarı çıkacağıma ve annemin anlattığı hikayelerdeki gibi yemyeşil doğayı seyredecegime söz vermiştim.

Kimi kandırıyorum ki böyle bir şey mümkün olsaydı ben doğmadan önce burada yaşayan bir yığın insan bunu denemiş olurdu.

Yüz elli odalı ve her bir odasında sadece bir yatak bulunan kalın çelik duvarlarla çevrili bu sığınaktan çıkmak mümkün değildi.

Yatağımda doğrulup odadan çıkmadan önce kendime olabildiğince izin verdim içimde kopan fırtınaları yaşamak için. Dışarıya çıktığımda güçlü durmam gerekiyordu sorumluluklarının bilincinde ve görevinin başında sağlam duran bir korucu olmam gerekiyordu.

Ne garip bir his, insan hiç görmediği bir şeyi özler mı? Ben özlüyordum. Hiç görmediğim ve belki de asla göremeyeceğim gökyüzünü özlüyordum.

Eskiden özgürce dışarıda dolaşan güneşi, yıldızları ve ay'ı gören tüm insanları deli gibi kıskanıyordum. Keşke bir mucize olsa ve tüm o tecrübeleri yaşayabilseydim.

Zaman çizelgemize göre şuan güneş doğmak üzereydi. Günün ilk saatleri benim için oldukça yoğun geçiyordu. Henüz kimse uyanmamıştı. Bu saatlerde ayakta olan tek kişi bendim. Odadan çıkar kızmaz ilk işim serayı kontrol etmek olmuştu.

Mahsul gayet iyi durumdaydı. Burada fazla birşey ekilmiyordu. Sadece biraz patates ve yeşillik ama bir şekilde idare ediyorduk. Eskiden bin bir çeşit yiyecek bulunurmuş. Boylu boyunca uzanan tarlalarda istenilen her şey ekilir ve hatta insanlar yemek seçermiş.

Ne lüks ama bizim yıllardır aynı yiyeceği yediğimiz düşünülürse eski insanlar fazlasıyla nankörlük yapıyorlarmış.

Sadece yiyecek değil başka şeyleri de merak ediyordum. Mesela rengarenk çiçekleri, onların kokularını, havada süzülen kuşları, civiltilarini, denizi, denizin dalgalarını, gökyüzünde hareket eden uçakları,gemileri, arabaları eskiden var olan ve insanalara sıradan gelen bir çok şeyi merak ediyordum.

KIYAMET UYKUSUOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz