13. BÖLÜM

61 26 5
                                    

Geçmiş kara bir delik gibidir bazen ne kadar ayrıntılı düşünürsen o kadar yanıltır seni...

Cansun...

Daha önce neyin gerçek neyin hayal olduğu konusunda şüpheye düştünüz mü hiç ya da yaşadığınız bir anı ayrıntılı bir şekilde bir film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçti mi?

Bir şeylerin eksikliğini hissediyordum. Sanki beni insan yapan duygularım uyandığımda bir anda yok olmuşlardı.

Yorulmuyordum, acıkmıyordum, daha doğrusu artık hiçbir şey hissetmiyordum. Hafizamin kaybolması mı buna sebepti yoksa sadece ben mi böyle düşünüyordum.

Derin düşüncelerden sıyrılarak binanın içine doğru ilerledim. İçerisi öyle karanlıktı ki adeta göz gözü görmüyordu. Daha önce lazım olabilir düşüncesi ile çantama aldığım el fenerini çıkarıp yaktım.

Işık ıssız koridoru aydınlatırken sanki biri bir balyoz ile kafama vurmuscasina bir ağrı saplandı başıma, bir anda her şeyi unutup başımı ellerimin arasını alıp aci içinde dizlerimin üzerine çöktüm.

Sadece bir saniyeliğine gelen ağrı geldiği gibi birden yok olmuştu. Acıdan kapadığım gözlerimi yavaşça araladigimda yine imkansız bir an beni bekliyordu.

O yıkık dökük karanlık bina eski haline dönmüştü. Askerler etrafta konuşturup duruyordu ve ben neler olduğunu anlayamıyordum.

Vücuduma hücum eden bir çok duygu ile boğusmaya çalışıyordum. Korku, endişe, merak, hayret hepsi bir aradaydi. O şaşkınlık ile ayağa kalkmayı bile akıl edemeyerek öylece etrafa bakınıp duruyordum.

Taki koridorun başında bir odadan cikan kendimi görene dek, evet bu bir anıydı normal insanların aksine benim bir film karesi gibi izlediğim bir anı...

Ama hala bu güne dair bir şey hatirlamiyordum. Sanki o anı yaşayan ben değildim. Karşımda duran kişi tıpatıp bana benziyor olsa bile hiç bir şey hatırlamamak beni gerçekten çileden çıkarıyordu.

Tüm dikkatimi vererek izlemeye devam ettim. İlk odadan çıkığında ciddi görünen yüzü bir anda gülümsemeye başlamıştı. Neye güldüğünü anlamak için baktığı yöne doğru kafamı çevirdim.

Bir asker koridorun karşısından ona doğru yaklasiyordu. Kimdi o ailemden biri mi? sevgilim mi? Arkadaşım mı?

Yüzü garip bir şekilde tanıdık geliyordu. Sol göğsünün üzerinde "Ataman" yazıyordu. Orada Askerlerin soyisimlerinin yazdığını hatirliyordum ama adı neydi hala hatirlamiyordum.

Ben hala hafızamı zorlamaya devam ederken onlar aradaki mesafeyi kapatıp karşı karşıya gelmişlerdi. Bir şeyler konuşuyorlardı ama ben duyamıyordum. Bu yüzden biraz daha yakınlarına doğru ilerledim.

" sana fena halde bozuğum bilmiş ol ufaklık." Dedi asker

" bana ufaklık demenden hoşlanmadigimi biliyorsun" dedi ben diye düşündüğüm kiz

" seni sinir etmek hoşuma gidiyor bunu biliyorsun." Dedi asker gülümseyerek

"Evet biliyorum yetimhanede de böyle gıcıkdın.." dedi kız

"Bak ne dicem hazır seni burada görmüşken iki gün sonra bir göreve çıkmam gerek o yüzden bu akşam eve gideceğim sen de gel..." dedi asker

Neydi şimdi bu gerçekten anlam veremiyordum. Kimsesiz olduğumu yetimhanede büyüdüğümü öğrenmek mi daha kötüydü yoksa çocukluğumdan beri tanıdığım o adamı hatırlamamak mı...? Hadi bunları da geçtim genç bir kızı eve çağırmak da neydi şimdi. Eğer bu kız ben isim kesinlikle şuan ciddi bir tepki koyması gerekiyordu

KIYAMET UYKUSUWhere stories live. Discover now