t // ÖZEL BÖLÜM - 1

Start from the beginning
                                    

"Selim, durgun gibisin birkaç gündür. Hayrola?"

Dalgın dalgın yürürken omzumu tutan bir elle kendime gelmiş ve elin sahibine bakmıştım.

"Mustafa Amca, hayırlı günler." derken tedirgindim. Beklemiyordum bu karşılaşmayı. Yüzüme bakan soran bakışlarına karşılık "Afedersin amca, bir şey mi demiştin?" diye sordum hemen.

"Diyorum ki, birkaç gündür durgun gibisin. Neyin var oğlum? Her şey yolunda mı?" sorusu beni kendime getirmişti. Neyim vardı sahi? Daha da önemlisi her şey yolunda mıydı? Hiç sanmıyordum.

"İyiyim Mustafa Amca." deyip gülümsedim ve tam 'sen nasılsın?' diye soracakken "Nasılsın diye sormadım evlat. Neyin var diye sordum." demesiyle başımı önüme çevirdim.

"Demek bu kadar derin bir konu." cevabıyla bakışlarımı Mustafa Amca'ya çevirdim ve kaçamak bir cevapla "Kafam biraz karışık Mustafa Amca. Ondan dolayıdır." dedim.

"Senin demenle, kafa karışıklığını bilirim evlat. Ama sandığının aksine bu kafa karışıklığı değil, bu-" deyip susmasıyla kalp atış hızım artmaya başlamıştı. İmâ ettiği şeyi anlamadığımdan dolayı bir müddet daha yüzüne bakarken bakışları bana döndü.

"Gel bakalım, seninle şu bankta oturup konuşalım biraz." demesiyle işaret ettiği banka geçip oturduk.

Derin bir nefes alan Mustafa Amca "Biz de genç olduk, biz de sevdik oğlum." dedi ve ben o an yerde bir kapı açılsa da içine atlasam diye düşündüm.

"Ama böyle bir durumu önce kendi babamıza anamıza anlattık. Anlattık ki onlar bize olması gerekeni, doğru yolu göstersinler. Bizler de hata yapmayalım."

Demek ki bir şeyler anlaşılıyordu davranışlarımdan. İnşallah bu kişinin kim olduğu da anlaşılmıyordur.

"Ecrin'im, benim ilk göz aydınlığım." dedikten sonra bana dönen bakışlarıyla "Anlaşılan seninde gönlünü kaptırdığın kafa karışıklığın." demesiyle yerdeki bakışlarımı daha da yere diktim.

"Bak evlat, anlıyorum bu konu hakkında konuşmaktan çekiniyorsun. Özellikle de benden ya da benimle konuşmaktan. Ama sen de bilirsin ki derdini söylemeyen derman bulamaz."

Yerden kaldırmadığım başımla "Daha altı yaşındaydım Mustafa Amca. Hiçbir şey bilmezken tek bildiğimdi o." diye konuştum. Şimdi devamını nasıl getirecektim? Geri dönüşü olmayan bir yola girmiştim.

"Her şeyden ziyade kalbimin tek bildiğiydi." derken gülümsedim. Benim için her zaman Ecrin vardı. Her kokladığım çiçekte, her baktığımda gökyüzünde, her esen rüzgarda Ecrin vardı.

Ve en önemlisi kalbimde...

"Anlamadığım, anlayamadığım gerçekler tarafından ablukaya alınmıştım. O benim arkadaşımdı ama ne Faruk gibiydi ne Mehmet ne de Neşe. Hepsinden her zaman farklıydı." dedim ve bir nefes verdim.

"Buradan gitmek istememendeki sebepde mi buydu?"

"Bir nevi öyle."

"Selim... Bunları anladığım zamanlar sen daha küçük bir çocuktun. Başta çocukluk desem de öyle olmadığını anladığımda üzdün beni evlat."

Korkarak bakışlarımı Mustafa Amca'ya çevirdim.

Yüzündeki tebessümle "Ben senin Mustafa Amcan değil miyim? Benim için böylesine önem taşıyan bir konuyu gelip bana anlatmanı beklerdim. Hatta anlatmaktan çekinmemeni de isterdim." demesiyle bir nefes verdim.

tabildot // yarı textingWhere stories live. Discover now