t // IV

3.9K 210 26
                                    

Selamun Aleyküm,
nasılsınız?

yeni bir gün, yeni bölümü sizlere bırakıp kaçıyorum.

iyi okumalar..

×

"Az kalsın abimle konuştum diye annemden yemediğim laf kalmayacaktı. Sadece yarım saat daha lazımdı."

"Hayır yani erkek yurduna gönderen hocalarımız. Konuştuğumuz kişi de abimiz."

"Şikayet etmesinin sebebi gece konuşmamız. Bak gündüz yemekhane de aynı masaya otur, aynı tabaktan yemek ye sesini çıkarmaz."

"Ama Neşe gıybete sürüklüyorsun sen bizi." dedim Neşe'ye bakıp gülümserken.

"Tövbe tövbe, öyle bir niyetim yoktu." diye konuştu Neşe.

Aramızda geçen konuşma iki gün önce, annemin attığı mesajlarla ilgiliydi.

Meğer Aliye Hoca bizi Faruk abiyle konuşurken görünce yanlış anlamış ve beni anneme, Neşe'yi kendi annesine şikayet etmiş.

Tabi annem de durur mu bu olayın üstüne, beni nazikçe uyarmak ve olayın doğrusunu öğrenmek için bana mesaj atmış.

Sonra Aliye Hoca Özlem Hoca'yla konuşup işin doğrusunu öğrenmiş ve annemi arayıp yanlış anladığını söyleyince bir sıkıntı kalmamış.

Normalde olsa bir kız öğrencinin erkek öğrencilerle konuşmasına asla takılmayan hocalarımızın bize gelince annelerimize şikayet edesi gelmiş.

"Ben annenin attığı mesajları sana yazan kişiyle ilgili sanmıştım başta biliyor musun Ecrin?" diye konuşan Neşe beni düşüncelerimden uzaklaştırmıştı.

Gülümsedim ve "Bende ilk öyle sanmadım değil." diye konuştum.

"Cidden annen biliyor olmasın?"

"Nasıl bilecek Neşe? Saçmalama."

"Saç malanmaz, taranır."

"Neşe yaşayamaz, boğulur."

Şaşkın bakışlarla bana bakan Neşe "Anlamadım?" diye sakince sordu.

"Çünkü Ecrin boğazına sarılır."

Bir adım uzağa kayan Neşe'yle gülmemek için kendimi tuttum.

"İyi be! Demedim bir şey."

Daha fazla ciddi kalmaya gerek görmeden hafif gülümsedim.

"Annem niye böyle bir şey yapsın?"

"Bilmem ki, hem annen yaptı demiyorum. Ya onun da haberi varsa, diyorum."

"Anladım ama yine de sanmıyorum böyle bir şey olduğunu. Annem benim bu konudaki hassasiyetimi biliyor. Bana böyle bir şey yapmaz veya yapılmasına da izin vermez."

"Sen öyle diyorsan..."

Sessiz kalmayı tercih edip yürümeye devam ettim.

Bu olaylarla birlikte bana yazan kişiden de herhangi bir yerden başka mesaj gelmemişti.

Beynim 'dur daha iki gün geçti, tabi ki mesaj gelmez.' dese de, kalbimi dinleyip 'artık başka bir mesaj daha atmaz, merak etme.' diye kendimi avutmayı seçmiştim.

Derin bir nefes alıp konuştum.

"Neyse bu konu iki gün önce yaşandı ve bitti. Tekrar tekrar konuşmaya gerek yok. Hem gelen bqşka bir mesaj da yok o günden beri. Kapatalım artık bu konuyu."

"Peki, sen nasıl istersen."

Gülümsedim ve yurttan çıkmak için kapıyı ittirdim. Dışarıdaki rüzgardan dolayı biraz zorlansamda kapıyı açabilmiştim.

Kapıdan önce çıkan Neşe "İlk ders neydi?" diye sordu.

"Matematik. Sonra da sırasıyla Edebiyat, Müzik ve Biyoloji. Evet, bugün biyoloji dersi var. Ödevlere bakılırsa ne iyi olur."

"Ne ödevi?"

"Hocanın geçen hafta verdiği ödev. Hani benim dün akşam yaptığım."

"Ya sen ödev mi yapıyordun? Ben de ders tekrarı yapıyorsun sanmıştım."

"Ödevdi o canım."

"Neyse ya dersten önce tamamlarım."

"Peki bakalım, yaparsın."

Bir öğrencilik kuralı olarak ödev okulda yapılır. Ama sorsan ev ödevi. Tabi bizim yurtta kalmamız ödev yapmamamız için geçerli bir sebep. Bir de yurtla okul aynı bahçede olunca-

"ECRİN!"

Daldığım hayal dünyasından çıkıp Neşe'ye baktım.

"Niye bağırıyorsun Neşe!?"

"Okula giderken çardakların yanından geçen yolu kullanalım, diyorum sana seksen saattir. Ama duyduğun yok."

"Dalmışım, kusura bakma. Neyse çok iyi olur bir sabah yürüyüşü." diye konuşmamın ardından çardakların olduğunu yoldan geçerken kulağıma gelen konuşmalar üzerine kafamı çardaklara doğru çevirdim.

× dördüncü bölüm sonu ×

yeni bölüm birazdan sizlerle..

hoş kalın <3

1️⃣0️⃣.7️⃣.2️⃣2️⃣ (:

tabildot // yarı textingWhere stories live. Discover now