t // XV

2K 150 17
                                    

Selamun Aleyküm...
nasılsınız bakalım bugün?

yepisyeni bir gün, yepisyeni bölüm.. hemde kitabın en uzun bölümü.. e o zaman buyurun bakalım, okumaya..

iyi okumalar.. (:

×

Lale Hoca'nın verdiği ceza yüzünden yemekhaneye herkesten önce inip, yemekhaneyi düzenlememiz gerekiyordu.

Uzun bir of çekip merdivenlerden inmeye başladı Neşe.

"Ya anlamıyorum niye yani? Niye yemekhane görevi verdin ki hocam?"

"Bence yoklama almaktan iyidir. Bir şey yapmıyoruz ki."

"Herkesten önce yemekhaneyi temizle, herkesten sonra yemekhaneyi temizle, yemekhaneyi temizle ve yemekhaneyi temizle. Aynen hiçbir şey yapmıyoruz." diye bıkkınlıkla söylendi Neşe.

"Abartmasana kızım. Sanki seni köle gibi çalıştırıp her yeri temizletiyorlar. Tek yaptığımız şey masaları düzenlemek, masalarda herhangi bir eksik var mı diye bakmak, kirli masa kalırsa masayı temizleyip oda sakinlerini bir kenara not etmek... Arada da yerleri süpürüyoruz işte."

"Aynen Ecrin, hiç işimiz ok bizim yemekhanede. Çok haklısın." diye haklı bir sitemde bulunan Neşe'ye bakıp "Hem zaman da daha çabuk geçiyor. Mis gibi iş. Yoklama almaktan iyidir." diye direttim.

"Hı hı tabi."

Yemekhaneye girince "Neyse hadi işe." deyip gülümsedim ve masalara bakınmaya başladım.

Eksik ekmek kovası olanlara bir kova ekmek bıraktım. Tuzlukları ve sandalyeleri de kontrol edince işimiz bitmişti. En fazla da on dakikamızı almıştı.

"On dakikalık iş için on saat konuşuyorsun Neşe." dedim hala söylenen Neşe'ye bakıp.

"Tamam tamam sustum. Çok haklısın."

"Yemekten önce yemekhaneyi düzenlediğimize göre artık yukarı odamıza çıkabilir miyiz Ecrin Hanım?"

Güldüm ve "Önden buyurun Neşe Hanım." diyerek elimle yemekhanenin kapısını gösterdim.

Yemekhaneden çıkmış yavaş yavaş ilerliyorduk.

"Bu yemekhane temizliği görevi düşündüğümden zor değilmiş aslında."

"Bence gereksiz. Hala alışamadım."

"İki gün oldu ya, ondandır."

"Herhalde ondan. Zaten alışmadan bitecek. Bir haftalık ceza sonuçta."

"Evet, iki gün geçti. Kaldı geriye beş gün."

"Çabuk geçse şu beş gün."

Neşe'nin cümlesine tebessüm ettikten sonra merdivenlere yöneldik. Başta naz yapardı ama her şeye kolay adapte olurdu Neşe.

Merdivenlere yaklaştığımız zaman Özlem Hoca bize seslendi.

"Ecrin, Neşe her şey tamam mı yemekhanede?"

"Evet hocam."

"Tamam kızlar teşekkürler. Şimdi siz boşuna yukarı çıkmayın. Erkek öğrenciler yemekhaneye giriş yaparlar. Onlardan hemen sonra da kızlar yemekhaneye girecek. İnip çıkmakla yorulmayın."

"Peki hocam." diyerek girişteki koltuklardan birine Neşe'yle beraber oturduk.

Daha soluklanamadan yanımıza gelen Sultan Abla "Özlem Hocam, Halime Abla sizden bir öğrenci istiyor." diye araya girdi.

tabildot // yarı textingWhere stories live. Discover now