t // VI

3K 204 51
                                    

Selamun Aleyküm,
nasılsınız okurcanlar, ne var ne yok?

yeni bir gün, yeni bir bölüm diyorum ve sizleri bölümle baş başa bırakıp kaçıyorum..

iyi okumalar..

×

Tabildot mu?

Aklıma iki gün önce mesaj atan kişi gelmişti. Tabildotumu sünnetlerken beni görmüştü ve belki de kendisi olduğunu anlamam için tabildot kelimesi ile başlayan bir cümle kuracaktı. Hem ne yazıyordu, 'kalem bitince gerisini yazamadım ama olsun. Aramızdaki lakapda belirlenmiş oldu. İyi bak kendine Tabildot...'

Tabildot?

Kağıtta belki de bana niye yazdığıyla ilgili bir şeyler yazıyor olabilirdi. Elimdeki kağıda baktım ve sırama oturdum.

"Ben kantine gidip geliyorum hemen." deyip bir şey söylememe izin vermeden koşarak kapıdan çıktı Neşe.

Derin bir nefes alarak elimde duran, içinde ne yazdığını merak ettiğim kağıdı açtım.

'Merhaba,' yazan ilk kelimeden sonra devamını da okumaya başladım.

'Tam olarak 60 saattir engelimi kaldırmadın. Bu yüzden çok üzgünüm ama sana çaktırmıyorum.

İşte bu sebepten dolayı üzülürken, bir yandan da kara kara düşünüyorum tabi ki. Neyse işte sonra aklıma not yazabileceğim fikri geldi. Tek sıkıntı bu notu sana ulaştırmaktaydı. Eğer notu okuyorsan belli ki ulaştırabilmişim ama eminim bu görev biraz zorlu geçecek. Ama olsun.

Aksiyonu severim ama bana bu aksiyonu yaşatanı daha fazla..

Yazıyı biraz daha uzatmak isterdim ama kağıtta çok yer kalmadı, sığmayabilir. Neyse uzun lafin kısası engeli kaldırsana.

Sana yazdığım numarayı yeni almıştım. Hatlar da çok zamlanmış yenisini alamam. Fakirliğin gözü kör olsun. Adam gibi konuşulmuyor paran yoksa...'

Okuduğum yazıya gülmeden edemedim 'fakirliğin gözü kör olsun' mu? Cidden mi ama?

Bir de şey var, 'tam olarak 60 saattir engelimi kaldırmadın.' 60 saat boyunca kaldırılmayan engelden kötüsü var mıdır?

Göz devirip kağıdı geri katladım.

"BÖ!"

Korkuyla, bir "Allah-u Ekber!" nidası kaçtı ağızımdan.

Sinirli bakışlarımı Neşe'ye çevridim. "Neşe, zorun ne kardeşim!?"

"Şaka yapmıştım."

"Korkudan ölseydim de güzel şaka olurdu."

"Tövbe de Ecrin."

"Tamam tamam."

Gülümsediğim için rahatlamış bir nefes veren Neşe'yle gülümsemem genişlemişti.

Elindeki çikolataları sıranın üstüne bırakırken "O kağıtta niye tabildot yazıyor?" diye sordu. Ve sorduğu soruyla aklıma gelen yazı gülen yüzümün asılmasına neden oldu.

"Bana mesaj yazan kişinin ismi."

"Tabildot diye isim mi olur Ecrin?"

"Neşe bu bir lakap, aramızdaki şifreli isim gibi bir şey. Tabi ki tabildot diye bir isim olmaz."

"Haklısın, bir an düşünemedim."

Doğru, biri bana mesaj atmıştı ve iki gün sonra da sırama bir not bırakmıştı. Bu bana mesaj atan kişi kimse sırama kadar bilen biri miydi? Ve sabah erkenden gelip bu yazıyı sırama mı bırakmıştı?

Bu... Bu biraz korkunçtu.

Belki arkasında bir şey yazıyordur diye katladığım kağıdı alıp önüne arkasına iyice baktım. Ama ipucu değerinde olan hiçbir şey yoktu. Herhangi bir defterin koparılmış bir sayfasına ait, kare bir kağıttı.

'Uzun lafın kısası, engeli kaldırsana.' Engeli kaldırmamı istiyordu.

"Rüyanda görürsün."

Biyoloji ödevini yapmakla meşgul olan Neşe "Anlamadım?" diye sordu. Ardından "Yani aşk olsun, alt tarafı birkaç tane sorunun cevabını göstereceksin Ecrin." diye de ekledi.

"Hı?"

"Ha?"

Neşe ile aramızda oluşan diyoloğa gülmeye başladım.

"Sana dememiştim."

"E o zaman kime dedin?"

"Kağıda."

"Deli misin? Niye kağıda 'rüyanda görürsün.' diyorsun?"

"Tabii sen okumadın yazıyı. Al bak." diyerek elimdeki notu Neşe'ye uzattım.

Neşe uzattığım notu aldı ve dikkatli bakışlarıyla okumaya başladı. Notu okuduktan sonra yüzündeki şaşkın ifadeyle bana baktı.

"Bu ne? Ciddi mi bu kişi?"

"Galiba."

Kağıda tekrar baktıktan sonra "Dur bir dakika." diye fısıltıyla karışık konuştu.

"Ne oldu?"

"Ecrin, bir ipucu bulduk galiba."

"Ne ipucusu?"

"Bu yazı bana hiç yabancı değil Ecrin. Daha önce bu yazıyı görmüştüm."

Heyecanla "Ne? Nerede gördün?" diye sordum.

"Hatta görmek yetersiz bir kelime. Ben bu yazıyı tanıyorum."

"Nereden tanıyorsun söylesene."

"O zaman asıl bomba şimdi geliyor."

"Ne bombası?"

"El."

"El bombası mı?"

"Ecrin, dalga geçiyorum ne bombası olabilir?"

"Neşe dalga geçmenin sırası mı? Niye bekletiyorsun beni? Merak ettim diyorum." diyerek konuştuğumda Neşe olayın ciddiyetini anlayıp bana baktı.

Derin bir nefes aldı ve bizi şaşkınlığa sürükleyen cünleyi söyledi.

"Bu yazı abimin yazısı."

× altıncı bölüm sonu ×

Faruk Bey hayrola?

neyssemm bölüm biter, ben kaçar.. yıldız toplamamıza yardım etmeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın. kendinize iyi bakın.

hoş kalın <3

1️⃣1️⃣.7️⃣.2️⃣2️⃣ (:

tabildot // yarı textingWhere stories live. Discover now