29. Bölüm

188 57 258
                                    

İyi akşamlar sevgili okuyucularım! Bölüme resim bulacağım diye paylaşmam iyice geçe kaldı, kusura bakmayın. Keyifli okumalarınız olsun. Desteklerinizi bekliyorum. 🔥

Whispers in the wind, fires in the street
Echoes of a sound, falling underneath
Running scared, shut it down, lock it up, be prepared
Quiet now, not a sound, what if they hear?
~Shelter, The Satellite Station

Martı

Martı, Donukkanlarda kaldıkları süre boyunca büyü çalışmıştı. Kahverengi gözleri hariç Kırlangıç'ın yetişkin hâline benzeyen Keler adlı cadı ona bu konuda çok yardımcı olmuştu. Neredeyse Çalıkuşu ve ailesinin onu terk edişini unutacaktı ve sadece büyüsüne odaklanacaktı. Çaylak'ın anne ve babası Kumru ve Akbaba onu görmeye geldiği gün Martı yeniden içine kapanık ve soğuk kıza dönüşüvermişti. Ama büyü ve iksirler üzerine çalışmaya devam ediyordu.

Büyüleri bu kadar uzak mesafeden etki etmediğinden Kuzgun ve Puhu ile ancak mektuplaşabiliyordu. Anlattıklarına göre güya her şey yolundaydı. Balıkçıl Ana'dan ise haber yoktu.

Keler, Kırlangıç'ı kucağına almış tekli koltukta ona bir masal kitabını okuyordu. Kırlangıç elindeki asayla kitaptaki yazıları takip ediyordu. Leylek ve Ağaçkakan her zamanki gibi kendi aralarında takılıyorlardı. Leylek, Ağaçkakan'ın gün batımı rengindeki saçlarını örerek başında bir taç yapmıştı. Ağaçkakan da şimdi onun önleri beyaz olan saçlarını balıksırtı örüyordu.

Çaylak'sa anne ve babası yeniden buradan ayrıldıklarından yine yalnızdı. Cam kenarına oturmuş, uçsuz bucaksız deniz manzarasını seyrediyordu. Buraya geldiklerinden beri Martı da bunu sık sık yapmıştı. Koskoca ve derin maviliklere bakmak kendini aciz hissettirse de yapmıştı.

Donukkanlardan diğer cadı ve büyücülerse onlardan ayrı takılıyorlardı, aralarında kendi yaşlarında olanlar da vardı ama yanlarına pek gelmemişlerdi. Martı için hava hoştu, kendileri bilirdi. Zaten oldum olası sürüngenleri sevmemişti.

Kapı eşiğinden adımını atarak içeri girdiğinde gözler kısa bir anlığına kendisine döndü ama sadece bir tanesi üzerinde oyalandı. Çaylak'ınki. Martı, Çaylak'ın yanında gidip karşısına oturdu. "Napıyorsun?" dedi sanki ne yaptığını bilmezmiş gibi.

"Denizi izliyorum. Gece karanlıkta her zaman olduğundan daha farklı ve korkunç duruyor. Gökten ayırt edilemiyor oluşu hoşuma gidiyor." dedi ve aynı soruyu Martı'ya sorarmış gibi baktı.

Martı ona omuz silkerek onu cevapsız bıraktı. Cevap istiyorsanız sorular sormalıydınız. Gözlerinizle bunu istemek yetmezdi ona göre.

"Masal da burada bitmiş..." diyen Keler sert bir şekilde elindeki deri ciltli kalın masal kitabını kapattı ve Kırlangıç'ı kucağından indirdi. "Hadi bakalım, şimdi yatma vakti. Geliyor musunuz?" dedi hepsine bakıp Kırlangıç'ın elinden tutarken.

"Birazdan geliriz." dedi Leylek saçları örülürken.

"Sabah açtığımızda dalga dalga olacaklar, aynı Çengerek'inkiler gibi." diyerek kıkırdadı Ağaçkakan.

"Size sormuyorum bile." diyerek yanlarından geçti yüzünde bir gülümsemeyle Keler. "İyi geceler."

"İyi geceler!" dedi Martı ona, cadının bu kadar iyimser ve sevecen oluşu bazen onu şüphelendirmiyor değildi. Çaylak her zamanki gibi cadıyı yanıtlamaya gerek duymadı.

Martı yeniden cama dönüp başını oturduğu koltuğun koluna yasladı ve gökyüzünü izlemeye başladı. Odadaki herkes çıkıp da ışıklar söndürüldüğünde Çaylak'la ikisi hala dışarısını seyrediyordu.

VE LANET SONA ERERWhere stories live. Discover now