17. Bölüm

274 107 509
                                    

Ve karşınızda Puhu'dan yeni bir bölüm. Keyifli okumalar, oy ve yorumlarınızı bekliyorum... 🌅

We were young
And no one dared to make the first move
You and me in the dark
I stare into your eyes
And you into mine
Lying perfectly still
Like we are frozen in time
I don't want this be over
~I Want You To Stay, Victor Lundberg

(16. Bölümün Sonu)

"Bu her şeyi değiştirir." dedi Kuzgun o an sadece Puhu'ya bakarak.

Aynı anda Puhu da ona bakarak "O yaşıyor." dedi.

Puhu

Hiçbir zaman cadılarını terk etmeyen ama etkisi azaltılan büyü, tüm yetkileriyle Puhu'nun içindeydi artık. Yüce Büyücü Gorena'nın aşık olduğu sıradan kadın için başlattığı lanet sona ermişti. Bir asırdan fazla zaman geçmişti ve yaşayan hiçbir büyücü ya da cadı, büyüsünün insanlar üzerindeki kötü etkilerini görmemişti.

Bundan sonra her şey değişecekti. Kraliçelerini Gorena'yı kandırdığı için kahraman ilan eden sıradan halk için her şey değişecekti. Yıllardır ezilen büyülü halk için her şey değişecekti. Oysa şimdi denize açılmış ve kıyıdan uzakken mürettebatın sesleri ve dalgaların hareketi dışında değişen hiçbir şey yoktu Puhu için.

Kanlıkanatlar Cadı Anası Balıkçıl, kendisini ve birçok cadıyla büyücüyü yıllarca eğitmişti. Hepsinden kanlarını toplamış ve bir gün çektikleri çileleri azaltacağını söylemişti kendisine muhtaç yavru kuşlarına. Puhu bunu ilk duyduğunda Martı'nın acaba o da cadı mıdır, diye öldürülen kardeşi için sevinmişti. Ailesi bellediği, evlerinden kovulan çocuklar için sevinmişti. Sıradanların hakkını yer diye işe alınmadığından sirklerde maskara olan, evlerde ağır şartlarda hizmetçilik yapan, değişik fantezilere alet olan cadılar için de sevinmişti. Sadece kendilerine değil sıradanlara karşı da baskıcı bir yönetim uygulayan kral belki tahttan indirilebilir diye sevinmişti. Belki bir yerde bir cadı okulu açılır diye sevinmişti.

Sonra biraz daha düşününce ya türler arasında savaş çıkarsa diye korkmuştu. İnsanlar öldürülürse diye üzülmüştü. Ellerine geçen bu güç onları acımasızlaştırırsa diye çekinmişti. Biriktirdikleri öfke dünyayı yakarsa diye endişelenmişti. Balıkçıl yeni dünyada çok güçlenirse ne olacağını düşünmek istememişti. Kendisini annesinden daha fazla yetiştiren bu cadıdan korkmamak elde değildi. Bir gün ona yardım edebilmek için, bir gün onu engelleyebilmek için, bir gün yanına düşen çocuklara kol kanat gerebilmek için, bir gün eğer öyle bir şey varsa sadece kötülerin canını yakmak için Kanlıkanatlarda hala Balıkçıl'ın en sevdiği cadısı olarak duruyordu.

Evet, Balıkçıl onu severdi. Daha doğrusu büyüsünü severdi. "Gorena'nın kapanan gözleri sende açıldı." derdi. Puhu ne demek istediğini anlamazdı ama bu bir iltifat olmalıydı. Balıkçıl aynı zamanda onu sevmezdi de. "Gorena gibi aşka ve sevgiye oyuncak edeceksin kendini bir gün. Ama buna izin vermeyeceğim." derdi. Puhu ne demek istediğini bu kez anlardı ama anlamak istemezdi. "Bir gün"ü beklerdi.

Bugün, o bir gün değildi ama o günlere az kaldığını biliyordu Puhu ve her zamankinden daha fazla korkuyordu gelişinden. Balıkçıl'ın planının bu olduğunu bilse de bunu yapabileceğine ihtimal vermemişti. Gorena'nın yaptığı laneti bozmayı nasıl başarmıştı ki? Balıkçıl güçlüydü ama bu kadar güçlü müydü? Cadı anası kendisine hiçbir şey anlatmamıştı. Cadı anası kimseye bir şey anlatmazdı. Torunuyla bu yüzden araları kötüydü. Saka bu yüzden yanlarından ayrılmış ve Puhu'ya olan düşmanlığını tüm Kanlıkanatlara olan düşmanlığa çevirip Suiyesi'ne dönüşmüştü.

VE LANET SONA ERERWhere stories live. Discover now