16. Bölüm

307 106 991
                                    

Merhabalar, merhabalar efem! Yeni bölümden sizi selamlıyor sizi çok tutmadan Kuzgun'la baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar, unutmamanızı istediğim şeyleri biliyorsunuz artık. 🍺

Belki bir şarkının her sesinde
Belki bir sahil meyhanesinde
Belki de içtiğim sigaranın dumanısın
~Sen Benim Şarkılarımsın, Cem Adrian

(Kuzgun'um -bundan sonra bazı bölümlerde karakterlerimin olabileceği bazı fanartları değiştirerek size göstereceğim, bunu baştan yapmama sebebim kendinizce kafanızda bir görselin oluşmasını istememdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Kuzgun'um -bundan sonra bazı bölümlerde karakterlerimin olabileceği bazı fanartları değiştirerek size göstereceğim, bunu baştan yapmama sebebim kendinizce kafanızda bir görselin oluşmasını istememdi.)

Kuzgun

Denizatı Hanı'na geldiklerinin ikinci günüydü. İlk geceyi Kuzgun, Puhu ve çocukların odaları arasında mekik dokuyarak geçirmişti. Çocuklar birlikteyken kendilerini davetsiz misafirlere karşı koruyabilirlerdi ama birkaç oda ötede kalan Binbaşı Vulcan'a güvenemiyordu Kuzgun. Sonuçta adam oldukça eğitimli bir savaşçıydı, dahası sıradandı.

Sonraki gün çarşı pazar dolaşmış, sokak sokak gezmişti Kuzgun. Muhafızları gördükçe yolunu değiştirmiş, nerede dedikodu varsa dinlemişti. Hala prensin bulunamadığı ve büyücü-cadı grubu tarafından kaçırıldığı söyleniyordu halka.

Balıkçıl'dan haber yoktu. İksir sattıkları dükkanlara uğramamıştı, haberci olarak Kanlıkanatlarda görevli olan cadıların da ondan haberi yoktu. Çaylak'ın görevdeki anne ve babası Kumru'yla Akbaba'dan da ses seda yoktu. Zaten hala şehir dışında olmaları gerekiyordu.

Kuzgun o gün hana geri döndüğünde Puhu'yu uyanıkken görmüştü. Çocuklar yatağının çevresine toplanmış onunla konuşuyordu. Yatağın baş ucundaki tekli koltukta Prens oturuyordu onun yanında ayaktaysa Binbaşı vardı. Kuzgun bu manzarayı görünce farkında olmadan dişlerini sıkmış, dudaklarını birbirine bastırmıştı. Sert adımlarla odaya girdiğinde herkes ona bakarken onun gözleri Puhu'daydı. Prens ve Binbaşı Kanlıkanat çocuklarını da alıp odadan çıkarken Martı bilerek koluna çarpmış ve ona yandan gülmüştü. Vulcan elini omzuna koyarak sıkmış ve çıktığında konuşma mesajı vermişti.

Kuzgun kapı çekilirken Puhu'nun yanına gidip yatağın kenarına oturmuştu. Gözleri yatağın mavi yatak örtülerinin içinde masmaviydi. Yorgun ama mutlu bakıyordu. Puhu yatakta dikilip dağılan kahverengi saçlarını eliyle düzeltmeye çalışırken Kuzgun ona sarılmış, karnına değmemeye ve ona baskı uygulamamaya çalışmıştı. Puhu için normalde böyle bir yara sinek ısırığı gibiydi. Onu etkileyen kuvars hançer olmuştu. Nasıl etkilemesindi? Kuzgun sadece dışarıdan tenine değen kuvarsla bile kendini kötü hissetmişti.

Kendi bedeninin yanında küçük kalan beden gevşeyip sarılmasına karşılık verdiğinde Puhu'nun saçlarının arasından derin bir nefes çekmişti içine. Puhu, ona neler olduğunu sormuş, o da anlatmıştı. Gemiyle bu şehirden biraz uzaklaşmak aranıyorken hepsi için iyi olacaktı. Puhu da onun gibi düşünüyordu.

VE LANET SONA ERERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin