10. Bölüm

485 166 1.5K
                                    

İyi okumalar, umarım bölümü seversiniz... Yorumlarda buluşalım. 🩸

(8. Bölümün sonu)

Balıkçıl büyüyle kapıyı kapatıp üzerindekileri uçurarak portmantoya asarken eliyle çocukları geçiştirdi ve gözleri direkt olarak Rona'ya kitlendi.

"Veliahtımız da teşrif etmişler." dedi çatallı ve neşeli sesiyle.

Puhu

Yanında prensin kasıldığını hissetti Puhu. Ne kadar kabul etmek istemese de Balıkçıl'ın yanındayken kendisi de hep huzursuz olurdu. Annesi, babası ve abileri onu kendisine bıraktıklarından beri Balıkçıl ona göz kulak olmuştu oysaki. Her gün karnı toktu, büyüde oldukça ilerlemişti, yuva diyebileceği sıcak bir evi vardı ve yanındaki çocuklarla ve Kuzgun'layken asla yalnız değildi. Ama aldığı ağır eğitim, zorlayıcı büyü dersleri, imkansız görevler ve cezalar onu çocukluğundan beri yoruyordu.

Çoğu zaman yüzlerini bile hatırlamadığı aile üyelerini özlerken buluyordu kendisini, aynı Martı gibi. Belki onun da sonradan bir küçük kardeşi olmuştu ama asla tanımayacaktı.

"Prens Rona Aedelin yanımıza kendi isteğiyle geldi Balıkçıl Ana." dediğinde Rona'nın kendisine kısa bir an baktığını anladıysa da ona dönmedi. "Kendisi senden eğitim almak istiyor. Karşılığında yanımızda kalacak ve kraldan uzak olacak."

Puhu, sözleri bittiğinde Balıkçıl ya yanına gelip boğazını sıkarak demek öyle, diyecek ya da ona kahkahalarla gülecek diye bekledi. Ulu cadı ananın ortası yoktu. Yaptığı çoğu cadının kaldıramayacağı büyüler onu bu şekilde etkiliyordu işte. Puhu bazen onun için üzülüyordu bile.

Neyse ki ikinci düşüncesi gerçekleşti. Balıkçıl gülerek yanlarına yaklaştı ve prensin üzerine cebinden çıkardığı bir tozu serpti. Bunu yeni gelen herkese yapar ve ileride ne kadar güçlü olabileceklerini anlamaya çalışırdı. Puhu bunu defalarca kez görmüştü. Rona, burnuna giren tozlar sebebiyle hapşırırken gözlerini kapatan Balıkçıl birkaç saniye neşeli bir şarkı mırıldandı ve gözlerini açtı.

"Sana şartımı anlatmışlardır herhalde, oğlum."

"Evet ama kanımı ne için istediğinizi onlar da bilmiyor, öğrenmek istiyorum." dedi Rona başını dikleştirerek.

"Pürüzsüz teninde kesik açılacak diye bu kadar korkacağını düşünmezdim." diyerek Rona'nın çenesini okşadı. "Oğlumun ve kızlarımın bilmediği bir şeyi neden sana söyleyeyim ki?" dedi Balıkçıl Rona'nın yüzüne yüzünü yaklaştırırken. Bu sırada Puhu, kendi kesiğini açtığı avucunu ovmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu.

"Babamdan kaçıyor olabilirim ama bu, bu ülkenin prensi olduğum gerçeğini değiştirmez. Çaresiz değilim." dedi Rona başını dikleştirip Balıkçıl'dan uzun boyuyla uzaklaşmaya çalışarak.

Balıkçıl, mutlu bir şekilde prensin yanından geçip masada onun oturduğu yere oturdu. Aheste aheste bacak bacak üstüne atarken ona dönen yüzleri mavi-yeşil gözleriyle süzdü. Belki Puhu'nun büyük büyük annesi yaşındaydı ama tavır ve hareketlerine, yüzüne bakarak bunu anlayamazdınız.

"İleride ne kadar güçlü bir büyücü olacağını görebiliyorum. Bence sen de içten içe bunu biliyor, hissediyorsun. Kızım Puhu ve sen dünyayı değiştirebilirsiniz. Seni hızlı bir eğitime alacağım. Dövüş ve silah kullanmada iyi olduğunu varsayarak büyünün üzerinde uzmanlaşmanı sağlayacağız. Seni buraya hapsedip babanı kucağına getirebilirim ve sen hiçbir şey yapamazsın. Sana açıklama yapmak mecburiyetinde değilim. Ama çalışmalarına daha çok odaklanabilmen için şunu söyleyeyim ki büyülü sözlerle kanını sana zararı olmayacak şekilde kullanacağım. Tüm büyücü ve cadıların hayatını kolaylaştıracak bir iksir üzerinde çalışıyorum. Bu yeterli olacaktır sanırım."

VE LANET SONA ERERWhere stories live. Discover now