''Ben senin o parklara bahçelere bıraktığın kitaplar gibiyim. Beni bırak, beni terk et ama beni okumalarına izin verme.''
''Ben de senin içip içip sokaklara fırlattığın izmaritler gibiyim. Beni iç, beni bitir ama üzerime basıp geçme.''
Fransız Dili...
Masal'ın hayatının gidişatı hoşuna gitmeyen Tamer Tanyeli, Masal'ın elindeki her şeyi ondan alıp yurtdışına taşınmasını ister. Fakat Masal'ın aklı edebiyat öğretmeni Akif Aksoy ve Ozan'ın arasındaki henüz çözemediği bağdadır.
Akif Aksoy, eski bir öğrencisinin ölüm haberini aldığını ve geride bıraktığı şiir kitabını bastıracağını Masal'a açıklamıştır. Masal bahsi geçen bu öğrencinin Ozan olduğunu anlar fakat bunu ne Ozan'a ne de Akif Aksoy'a anlatabilmiştir.
İçinden çıkamadığı sorunlarını Güzeşte Sahaf'ta Kemal Amca'sına anlattıktan sonra günlerdir haber alamadığı Ozan sahafa gelir. Bir süredir bakımını üstlendiği Kül hastalanmıştır ve hekimler ötanazi yapılmasını kararlaştırmıştır.
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
25) Yeşiller ve Gidişler
''Beni vedalaşmak için mi çağırdın buraya?''
Ellerim Kül'ün beyaz ve gri tüylerinde gezinirken aldığı her soluğun güçlüğünü ellerimin altında hissedebiliyordum.
Gözlerimi Kül'den kaldırıp ona çevirdim.
Cevap vermedi.
Uzunca bir süredir gözleri pencereden dışarı bakıyordu. Gözlerindeki ölümün gölgesi bir an bile üzerinden ayrılmıyordu.
''Nesi var peki?''
Sigara paketine uzandı. Ama boş olduğunu görüp geri bıraktığında bir an için mutlu oldum onun adına.
Kollarını dirseklerinden dizine yaslayıp yorgun bir halde döndü bize. Kapının hemen yanında yerde oturuyorduk Kül ile birlikte.
''Midesinden bir rahatsızlığı varmış. Ama yaşı çok olduğundan verilen narkoz sonrası uyanması imkânsızmış. Böyle acı çekmesi yerine...''
Cümlesini bitirmedi, bitiremedi.
''Acı çekmesi yerine ölmesi daha iyi, öyle mi?''
Gözlerim ağlamaktan kızarmıştı. Ama o başını iki yana sallayıp yere eğdi.
''Anlamıyorsun,'' diye mırıldandı usulca.
Akan bir gözyaşını elimin tersiyle silip kafamı Kül'ün hemen yanı başına yasladım. Tüm ev gibi bu zemin de oldukça tozlu gibiydi ama şu saatten sonra hiçbir şey umurumda değildi.
''Neyi anlamıyorum Ozan? Onun ölmesine izin vermeyi mi?''
Çatallaşan sesim tüm oda içine bir fısıltı gibi yayılmıştı. Gözümden akan bir gözyaşı yan yattığım için yanağıma değmeden düşüp halıyı ıslattı.
''Bazen ölmek, yaşamaktan çok daha iyi bir seçenek.''
