4) Gizlenemeyen Hayatlar

26 5 0
                                    


4) Gizlenemeyen Hayatlar

Masal'ın kitaplığından:

Ivan Sergeyeviç Turgenyev | İlk Aşk

Gece siyahını tonlarca koyultup tüm şehri kapladığında, hala daha aynı restoranda, aynı masadaydık. Babam biten yemeklerinin ardından anneme ve kendisine tatlı siparişi vermiş beni ise önümdeki cansız balıkla baş başa bırakmıştı. Sırtımı yasladığım sandalyeden zayıfça uzatılmıştı kolum balığın üzerine. Çatalımın kenarıyla pürüzsüz tenini okşuyordum yine.

''Oh, mon amour... Bu crème brûlée bi'r ha'rika...'' annem önündeki tatlıyı kaşık kaşık yerken dudaklarımı yalayıp yutkundum. Babam ise tatlısını çoktan bitirmiş tek kolu annemin sandalyesinin arkasında, etrafı inceliyordu.

''Baba...'' diye ağzımın içinde mırıldanıp masaya yaklaştım. ''Artık ben de tatlıya ge...''

''Hayır.''

Gözleri etrafındaki insanlardan aniden kopup benim gözlerimi buldu. Esmer saç tutamları gecenin başında özenle taranmış olsa da, artık onlar bile yorulmuş görünüyordu.

''Baba, hala daha yemek konusunda bu ka...''

''Masal, önündeki balığı bitirmediğin sürece tatlı yemek falan yok. Daha geçen hafta çıktın doktordan, tüm kan değerlerin yerlerde. Toparlan, kendine gel. Bunun için de önündeki balığını bitir artık. Sonra istediğini yersin.''

Dudaklarım aralık kalmış bir şekilde bir ona bir de bize kulak asmadan önündeki tatlıyı afiyetle yiyen anneme baktım. Saatlerce buradaydık, restoranda, ve benim karnım hala açtı. Ağzıma attığım her bir balık lokmasında midem kalkıyor ve canım tatlı yemek istiyordu.

Dudaklarımı hiçbir şey söylemeden sertçe birbirine bastırdım.

Saatlerdir içimden onunla konuştuğum balıktan özür dileyerek koca bir lokmayı ağzıma tıktım. Annem bu hızlı hareketime bir anlığına dönüp baktı ama sonrasında yine tatlısını yemeye devam etti.

Lokmaları iyice çiğneyip ağzımda daha da büyümelerine neden olmadan, koca koca parçalar halinde yuttum.

İkinci bir lokmayı daha ağzıma tıktım.

Babam yüzündeki memnuniyet dolu sırıtışla sandalyesine geri yaslanırken, çevresini izlemeye kaldığı yerden devam etti. Annemin sandalyesine yaslı kolunu hafifçe kaldırıp annemin beline kadar inen sarı saçlarıyla usulca oynamaya başladı.

Üçüncü lokmayı da ağzıma tıktım.

İstemsizce sulanan gözlerimi damlalar düşmesin diye kırpmamaya çalışarak, masa örtüsünü izlemeye başladım.

Beyaz bir ipek.

Dördüncü lokma.

Ağzımdaki kekremsi tat, boğazımdaki yangın.

Hızla ve sinirle önümdeki balığı yemeye devam ettiğim sırada babamın telefonu ikinci kez çaldı. Bu çağrıyı beklemiyormuş gibi çatılan kaşları yüzüne korkunç bir ifade katarken annemin sandalyesine yaslı elini çekip telefonu cevaplandırdı. ''Alo?''

Aynı anda çantam içindeki telefonum art arda titreşmeye başladı.

Uzunca bir süre hareketsiz kalıp gözleriyle yerdeki parlak döşemeleri inceledi. Annem hala daha tatlısını bitirmemişti.

''Ağzında geveleme de söyle şunu. Ne oldu?''

Babamın yüksek çıkan sesi yanımızdaki birkaç masayı rahatsız ettiğinde cıkcıklamalarla önlerine döndüler.

GÜLDEN KÜLEWhere stories live. Discover now