14) Uçurumun Kıyısındakiler

16 3 4
                                    


14) Uçurumun Kıyısındakiler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

14) Uçurumun Kıyısındakiler


Elimdeki boş sayfa tüm beyazlığıyla elimde ağırlaşırken yürüdüğüm yolda, yere düşen turuncu yaprakları eziyordum botumun ucuyla. Senelerdir edebiyatın ve kitapların içinde olan ben, şu an tek bir kelime dahi yazacak gücü bulamıyordum kendimde. Neden böyle oluyordu?

Derin bir nefes alarak başımı gökyüzüne çevirdim. Tüm göğü kaplayan beyaz bulutların arasından güneş titrek ışıklarını ulaştırmaya çalışıyordu dünyaya. Gökyüzünün mavisi, kayboluyordu beyaz bulutların arasında.

Uçurum mavileri dolanıp duruyordu zihnimin kıyılarında.

''Düşünme, onu düşünme...''

''Şşş! Neyi düşünmeyecekmişsin bakalım?''

Şebnem bir anda yanımda belirdiğinde irkildim olduğum yerde.

''Korkma canım, seninkilere görünmeyiz buralarda...''

''Hayır, ondan değil. Sen aniden gelince...'' çoktan elindeki telefonla ilgilenmeye başladığından dudaklarımı birbirine bastırıp adımlarımı onunkilere uydurdum.

Kısa bir süreliğine ilerlediğimiz yolda elindeki telefonu kapatıp kot pantolonunun arka cebine sıkıştırdı. Bugün geniş bir sırt çantası almış ve içini de oldukça doldurmuştu.

''Eee... Sen neyi düşünmüyordun öyle?'' kızıl kahve saçlarını geriye savurup başını benim olduğum yere çevirdi.

''Hiç... Yani, yeni gelen bir hoca var. Bugün ödev gibi bir şey verdi. Şimdi düşünmeyip akşam yaparım diyordum,'' kâküllerimi alnımda hizalayıp yerdeki yapraklara döndüm. Ama aklıma gelen şeyle birlikte yeniden ona döndüm.

''Bugün sınıfta okul gazetesinin kurucusuyla ilgili bir şeylerden bahsediyorlardı.''

Etrafta gezinen gözleri ve hızlı adımları bir anlığına duraksasa da bu kısa sürdü. ''Evet?'' dedi ilgisiz gibi.

''Sizin sınıftan biriydi değil mi kurucu?''

''Evet, öyle.'' İki eliyle sırtındaki çantasının kulplarını kavradığında boynundaki fotoğraf makinesi sallandı umarsızca. ''Ne diyorlarmış?''

''Dernek gibi bir şey kurmuş sanırım. Okula bağlı mı yoksa ayrı mı bilmiyorum ama mezuniyetten sonra dernektekilerle ajans kurar diyorlar.''

Bir yılanın avını gözüne kestirdiği andaki gibi kısık bir şekilde gülümsedi.

''Olabilir böyle şeyler,'' dedi omuz silkip. ''Sonuçta işimiz bu öyle değil mi? Haber ve habercilik.''

''Sahi, sen nasıl seçtin ki bu bölümü, gazeteciliği? Küçükken hep farklı şeylerden konuşurduk.''

GÜLDEN KÜLEWhere stories live. Discover now