Gerçi mübarek bahçe arazi gibi olduğundan şaşırmamak lazımdı...

Gözümü bahçede gezdirdiğimde Şahin'in adamlarının hepsinin yan yana dizilmiş bir şekilde durduklarını gördüm. Hepsinin üzerinde düz siyah tişört ve siyah kot pantolon vardı. Bu mafyaların klasikleşmiş siyah takım elbisesine benziyordu ama bir tık daha spor olanından.

" Oo herkeste burda maşallah..." dedim ortaya doğru yürürken. Sanki herkesi çok tanıyormuşum gibi...

Az sonra evden Şahin çıkınca bakışlarımı ona çevirdim. Onun üzerinde de aynı benim gibi düz beyaz bir tişört vardı. Altında da siyah kot pantolon vardı. Bu sade kıyafetin içinde bile herkesten farklı görünüyordu bu adam. Büyük bir haksızlık var burda ama!

Tüm otoriter tavrıyla duruyor keskin bakışlarını herkesin üzerinde gezdiriyordu.

Bakışları benimle buluştu. Gözleri kısa süre eşofmanıma değmiş sonra yine gözlerime çıkmıştı. Düz bir ifadeyle bakıyordu yine.

Ne ya evdeyiz sonuçta. Sanki çıplağım amına...

" Sende sıraya geç!..." dedi herzaman ki sert tondaki sesiyle. Uykum henüz açılmadığı için biraz geç algılamış bir kaç saniye yüzüne bakmıştım. Bu özelliğim çok kötüydü ya.

En baştaki Zafer'in yanına geçtim. Şimdi ilk sırada ben vardım. Kendimi pazartesi sabahı okul sırasına girmiş gibi hissediyordum. Aynı halsizlik ve açılmamış uyku...

Baygın bakışlarımla Şahin'i dinlemeye başladım. Ben hariç herkes gayet dinç gözüküyordu.

" Aslında bu talim sadece Batı için ama sizde pratik yapmış olursunuz..."

Şahin'in ağzından ilk defa ismimi duyunca bir anda beklemediğim için biraz şaşırmıştım. Genelde 'çocuk' diye hitap ettiği için garipsemiştim.

' Çocuk için toplandık' da diyebilirdi ama ismimi kullanmıştı. İnşallah hep ismimle hitap ederdi.

Koyu kahvelerini elalarıma çevirdi.
" Buraya gel!" deyince baygın bakışlarımla yanına ilerledim.

Neden hep emir kipiyle konuştuğunu anlamasam da artık sorgulamıyordum.

Yanına vardığımda belinden silah çıkarıp bana uzattı. Ne yapacağımı bilemezken silahı yavaşça elime aldım.

" Ne yapayım?" diye sordum gözlerine bakarak. Dudaklarını ıslatıp " At..." deyince dediğini yapıp silahı elimden yere doğru attım. Yanımdaki adamlarından büyük bir kahkaha kopunca anlamamış bakışlarımı onlara çevirdim. Hepsi katıla katıla gülüyordu.

Adamların gülüşleri bir anca kesilince bakışlarımı Şahin'e çevirdim. Adamlarına doğru bakıyordu. Şahin'in sert bakışı yüzünden sustuklarını anlamıştım ama neye güldüklerini anlamamıştım.

Şahin'in sert bakışları bu seferde beni buldu. " Hedeflere atış yap anlamında demiştim..." dedi dişlerinin arasından.

Hee o anlamda...

Yaptığım salaklığa içten içe gülerken yere attığım silahı elime aldım. Ben silaha yabancı bir nesne gibi bakarken
" Emniyetini aç..." dedi. Emniyet?

Bilmediğimi anlamış olacak ki silahın kenarındaki bir şeyi açtı.
" Burası silahın emniyetidir, bunu açmadan silahı ateşleyemezsin..."

Anladığımı belirtircesine kafamı salladım. " Sıkı sıkı kavra..." deyince silahı iki elimle kavrayıp ileri uzattım. 

" Gez göz arpacık..." dedim, tek bildiğim şeyi söyleyerek. Kulağıma
" Aferin..." sesi dolunca bakışlarımı hedeften çekip Şahin'e çevirdim. Düz ifadesiyle o da bana baktı.
" Doğru biliyorsun..." dedi, ardından bakışlarını hedeflere çevirdi. Tekrardan hedeflere odaklandım.

PALYAÇO  [GAY] Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon