BÖLÜM -24- ''Duygularım karışıyor''

7.8K 348 9
                                    

İki ay boyunca sadece intikamımı alacağım günü bekledim ben. En üzgün olduğum anlarda bile gururumu kurtaracak olmanın hayaliyle kalkım ayağa. Bu hayal sayasinde yeniden toparladım kendimi. Şimdi amacıma yavaş yavaş ulaşıyordum. Öyleyse neden içim acıyordu benim? Neden intikam alıyorum diye sevinemiyordum? Neden Defne'ye karşı içimde kıskançlık oluşuyordu?

Ferit'i unuttuğumu sanıyordum ama yanılmışım. Hala içimde ona karşı bir şeyler kalmış. Yoksa onu kıskanmamın başka bir açıklaması olamaz. Oysa ki o, Defne için heyecanlandıkça benim içimde bir şeyler yıkılıyordu sanki.

Ama yine de geri dönmeyecektim yolumdan. Bu işin sonunda en çok yine ben üzülecek olsam bile vazgeçmeyecektim. Senin de canın en az benim ki kadar yanmalı Ferit. Başka türlü soğumaz içim...

Bunları düşünürken ne kadar süre kıvrandım yatağımda bilmiyorum ama sonunda uyuya kalmıştım. Onu tanıdım tanıyalı huzur içinde geçirdiğim bir gecem bile olmadı. Uykusuz geçirdiğim her gecenin adıydı Ferit YILMAZER. Ama elbet bir gün senin de uykuların kaçacak. İşte ben o gün huzur bulacağım!

Sabah uyandığımda kendimi çok yorgun hissediyordum. Ama bugün cuma ve benim işe gitmem lazım. Akşam eve döner dönmez uyuyacağıma kendimi ikna ettikten sonra söylenerek kalktım yataktan. Hazırlanıp Gülay'ı uyandırmamaya özen gösterek çıktım evden ve işe gittim.

Bütün gün boyunca evrakları düzenle, çay getir-götür, haftalık muhasebeyi yap derken akşamı zor ettim. İşten çıkma saatini dört gözle bekliyordum. Sabah kendime verdiğim sözü unutmamıştım. Eve gidip sıcacık yatağımla buluşacaktım. Ama tam işten çıkma saatimde Ferit'in telefon etmesiyle birlikte planımda küçük bir değişiklik yapmak zorunda kaldım.

Beni almak için iş çıkışıma geldi ve beraber gençlik parkına gittik. Oradaki banklardan birine oturduk. İkimizde susuyorduk, konuşmuyorduk. Benim yorgunluğum ve üstüne bir de kafa karışıklığım bunda en büyük etkendi sanırım. Bir süre daha sesssiz sedasız oturduktan sonra Ferit dayanamadı.

''Neyin var Defne?''

''Bir şeyim yok hayatım. Bütün gün çalışım , yorgunum sadece''

''Buna inananmalı mıyım?'' Diye şüphe dolu gözlerini üzerimde gezdirdiğinde kendime engel olamadım. Ve

''Paşa gönlün bilir Ferit'cim. Yorgun yorgun bir de seni ikna etmekle uğraşamayacağım'' dedim.  Dememle birlikte de kendime geldim. Ne yapıyorum ben Allah aşkına. Onu kendime bağlamam gerekiyor uzaklaştırmam değil. İntikamım için bu şart. Bu yola girdim bir kere. Şimdi aptal duygu karmaşalarının zamanı değil. Şimdi oyun zamanı!

Ferit şaşkın şakın yüzüme bakıyordu ki durumu kurtarmam gerektiğini fark ettim ve yine cilveli bir şekilde gülümsedim. Oturduğumuz bankta biraz ona doğru yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattım ve başımı omzuna yasladım.

''Çok özür dilerim aşkım. Gerçekten çok yorgunum. Başka hiç bir sebep yok'' diye ikna etmeye çalıştığımda aslında çoktan gönlünü almış olduğumu farkettim.

''Anlıyorum canım . O halde seni eve bırakayım ve dinlen, artık yine beraber olduğumuza göre bütün günler bizim nasılsa'' dediğinde yanağına bir öpücük kondurdum ve

''Evet hayatım. Çok iyi olur gerçekten'' deyip gülümsedim. Daha fazla oturmadık ve toparlanıp eve doğru haraket ettik. Arabada bir kaç havadan sudan şeyden söz ettikten sonra bizim evin önüne gelmiştik. Işıklar kapalıydı. Demek ki Gülay işe gitmişti. Saate baktığımda iki saatten önce de dönemeyeceğini fark ettim. Bu durumda Ferit'i yukarıya bir kahve içmek için çağırabilirdim. Bugün duygularımı gizleyememiş ve ona çok soğuk davranmıştım. Onun bana, daha doğrusu Defne'ye kör kütük aşık olmasını sağlamak zorundaydım. Bunun için de bugünün telafisini yapmalıydım. Yüzüme istekli bir ifade yerleştirdim ve

''Yukarı gelmek ister misin? Sana bir kahve ısmarlayabilirim'' diye sordum .

''Emin misin hayatım? Yorgun olduğunu söylemiştin?'' Dediğinde

''Evet yorgunum ama sana bir kahve ısmarlayacak enerjim var'' diye cevap verip göz kırptım . Yüzündeki gülümseme daha da yayıldı. Mutluluğu gözlerinden anlaşılıyordu. Ve bu mutluluk benim içimde ki bir yerleri yine paramparça etti.

''Peki Alya, hadi çıkalım''dediğinde şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Korku dolu gözlerle ona döndüm ve sordum

''Alya mı?''

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now