BÖLÜM -8- ''Ne sıfatla hocam?''

9.2K 500 22
                                    

En kısa sürede Ezgi ile detaylı bir konuşma yapmam gerektiğini aklımın bir köşesine not ettim. Yüzündeki o acı çeken ifadenin nedenini gerçekten merak ediyordum. Umarım arkadaşım yalnızca benim canım yandığı için üzülmüştür. Yoksa aklıma gelen diğer ihtimal hiç hoş değildi.

Ferit koluma yapıştı ve beni adeta sürükleyerek oradan uzaklaştırdı. Ezgi'yi geride bırakmıştık ve aklım hala ondaydı. Düşündükçe kafayı yiyecek oluyordum. Yüzündeki ifade Erkan için olamazdı değil mi? Ona aşık olamazdı değilmi mi? Olmamalı.! Yoksa ben ne duruma düşerim Allahım. En yakın arkadaşının sevdiği erkeği çalan kız! Hayır hayır bunun kulağa gelişini bile beğenmedim!

Kafamda deli sorularla boğuşurken Ferit'in beni odasına getirdiğini farkettim. Kapısını kapattı ve kilidi çevirdi. Ayy durumun ironikliğine bakar mısın,bu son iki saat içinde odasına ikinci gelişim! Burayı kendime mesken edinmişim resmen.

Kapının kilit sesinin duyulmasıyla eş zamanlı olarak Ferit hoca bana döndü. Gözlerinde kızgınlık vardı. Bu aralar ben bu gözlerden fazlamı anlam çıkarmaya başladım ne!

''O serseri de kim Alya ve senin öyle birisiyle ne işin olabilir ?''dedi sakinliğini korumaya çalışırken. Ama bunun için bir hayli çaba harcadığı belliydi.

''Erkan. İki yıldır bana takık ve...'' bir saniye ya ben neden açıklama yapıyorum ki. Kendine gel kızım. Resmen herif seni zorla odasına kaçırdı. Kaçırmak zaten zorla olur Alya! Hem giderken hiç de itiraz eder gibi halin yoktu . Ama ben o sıra Ezgi'yi düşünüyordum. Olsun sanki düşünmesen gelmeyecektin. Kes sesini iç ses! Kendimi toparladım ve gözlerinin maviliğine baka baka;

''Bunun sizi ilgilendirdiğini sanmıyorum hocam'' dedim.

''Okulun bahçesinde itin biri koluna yapışmış seni tehdit ediyor. Seni ilgilendirmez de ne demek ?''

''Evet ama hala bu durumun sizi ilgilendirdiğini sanmıyorum hocam.''

''Alya!!!''

''Buyrun hocam''

''Dalga mı geçiyorsun benimle sen'' iradesinin son damlalarında olduğunun farkındaydım ve bu bana tarif edilemez bir haz veriyordu.

''Aaa estafurullah hocam , onuda nerden çıkardınız?''dedim alayla. Dudaklarım istemsizce yukarı kıvrılmıştı. Ahh şuan ne kadar sinir bozucu göründüğümün farkındayım. Yaşasın!

''Alya! Son kez söylüyorum,sabrımı taşırmadan evvel senden bir açıklama bekliyorum''

''Hımm, öylemi ne hoş... peki ne sıfatla?''dedim ama bu sefer dudakları tukarı kıvrılan oydu. Beklemediğim bir anda belimden tuttu ve beni kendine yasladı. Sonsuz güzellikteki mavilikler gözlerimde bir iki saniye gezindi ve dudakları yavaşça dudaklarımı örttü. Ne olup bittiğini anlayamamıştım ama onu şuan kendimden uzaklaştırmak içimden gelmiyordu. Aksine daha da hissetmek ihtiyacıyla kollarımı boynuna doladım ve kendime daha da yaklaştırdım.

Öpüşüne karşılık verdiğimde kısa süreli bir duraklama yaşamasından bunu beklemediğini anladım. Ama şaşkınlığı üzerinden çabuk atlatmış olmalı ki öpüşmemiz daha da derinleşti. Nefes alma ihtiyacı ile ayrıldığımızda ise ikimizde nefes nefeseydik. Allahım ben ne yaptım az önce. Ferit benim öğretmenim. Ve o benim ilk öpücüğümdü...

Yüzüne bakamıyordum. Çok utanmıştım. Ama bir o kadarda heyecanlanmıştım. Elini çeneme koyup başımı hafifçe kaldırarak gözlerine bakmamı sağladı. Gözlerinin içinin gülmesi benimde içimde bir yerleri titretmişti. Ve yine beni bugün bilmem kaçıncı kez şaşırtacak olan kelimeler döküldü dudaklarından;

''Şu andan itibaren sevgilin sıfatıyla küçük hanım...''

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now