19/ Bebek

23 16 4
                                    

4 ay sonra..

Melih....
Bugün hem Esin'le mahkememiz vardı, hem de bebeğimin cinsiyetini öğrenecektim.

Sabah saatlerinde erkenden kalkıp, mahkeme için hazırlanmıştık. Bugüne özel olarak siyah tercih etmiştim.

Odadan çıktığımda Esin de, siyah bir takım giymiş, beni bekliyordu.

Ona bakarak " Hadi, gidelim. Mahkemeye geç kalmayalım." Dedim.

Bana cevap vermeden önden ilerledi. Arabaya bindiğinden beri de, hiç konuşmadık.

Bir an önce bu işin bitmesini istiyordu belki de..
Bu iş bitti mi, bir daha ne beni, ne de bu aileyi görecekti.

2 saat sonra...

Nihayet arabayı kocaman yemyeşil bir bahçesi olan 5 katlı adliyenin önünde durdurduğumda, Esin arabadan indi.

Merdivenlerden yukarıya çıkarken, onun kolundan tuttum. Bana üzgün gözlerle bakarken, " Bu sefer de, mahkemeyi oyalayacak bir şey bulma. Evet de, bitsin bu iş." Dedi.

Onun gözlerinin içine bakarak acıyla " Benden bu kadar mı nefret ediyorsun?" Diye sordum.

Onun benden nefret etmesi, beni kahrediyordu. Onun " Seni, affettim. " Demesini şu an her şeyden çok istiyordum.

Esin bir süre gözlerime baktı. Sonra da, başını iki yana sallayarak " Seninle iyi ya da, kötü fark etmez bir geçmişimiz oldu. Bunu güzel hatırlamak istiyorum. Ben bu evlilik uğruna çok çabaladım. Çok emek verdim, ama bazen vazgeçmek gerekir. Ben çok yoruldum. Artık önüme bakmak istiyorum." Dedi.

İşte bu, beni kalbimi yaralayan sözlerdi. Esin göz yaşını silerek " Hadi." Derken önden ilerledi.

İçeriye girdiğimizde avukatlar da, mahkeme salonunun bulunduğu koridorda bizi bekliyordu.

Bizi görünce, " Hah, geldiniz mi, dava birazdan başlayacak." Dediler.

Esin koltuğa oturduğunda benden tarafa bakmadı. Ellerini kucağına koymuş, öylece önüne bakıyordu.

Tam o esnada, önünden geçen hamile bir kadını görünce, başını kaldırıp ona baktı.

Kadın gülümseyerek karnını okşarken, önünden öylece geçtiler.

Ben de, Esin'in baktığı yere baktım.

Bir kaç dakika sonra...

Nihayet mahkeme salonunun kapısı açıldığında görevli elinde tuttuğu kağıda bakarak " Davacı, Esin Kaygılaroğlu, Davalı Melih Kaygılaroglu." Diye adımızı okuduğunda ayağa kalktım.

İlk önce Melih salona girdi, ardından da, biz salona girmiştik. Hakim de geldiğinde ise dava başlamıştı.

Hakim bana bakarak " Evet, davanın ikinci duruşmasına geldik. Siz Esin Kaygılaroğlu, Melih Kaygılaroglu'dan boşanmak istiyor musunuz?" Diye sorduğunda bir süre sustum.

Melih de, ne diyeceğim diye bana bakıyordu. O an gözlerimin önünde düğünümüz belirdi. Oysa ki, o gün ne kadar da, mutluyduk.

Bembeyaz gelinliğin içinde Melih'le dans ederken, geleceğimin mahkeme koridorunda olacağını hiç bilmiyordum.

Hakim' in bana bakarak " Esin hanım?" Diye sormasıyla kendime geldim.

Hakime bakarak, başımı sallarken, " Evet." Dedim. Melih'in o an gözlerindeki acıyı gördüm. Acıdan çok öfke, nefret, kalp kırıklığı vardı. Bana, neden yaptın der gibi bakıyordu. Ama umursamadım.
Bundan sonra, benim yüzümü dahi görmek istemeyeceğine emindim. Bu, aşkı ikimiz de, kendi ellerimizle yok etmiştik.

Sevdanın 3 Rengi / Tamamlandı.  Where stories live. Discover now