10/ Yıkılış

46 22 35
                                    

" Esin evde değil..." Tek kelime üç hece...
İşte, bu benim yıkılmama sebep olmuştu. Şimdiye kadar hiç kimse için bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum. Fidan dışında.. Önce o, sonra da Esin..

Bana deli gibi aşık olan ama benim onların hayatlarını mahvettiğim iki kadın...

Fidan'ı  kendimden korumak için ondan vazgeçmiştim. Ama Esin öyle değildi. Onu, o koca enkazın altında bir başına bırakmıştım. Kendime lanet ederek " Nasıl bir adamım ben? Diye cevap verdim.

Oflayarak ellerimi saçlarıma geçirirken, annem de çaresiz bir halde bana bakıyordu. Anneme derin bir nefes alarak " Anne, bu kız gecenin bir vakti nereye gider?Ne yapar bir başına. Ya başına bir şey gelirse." Derken sustum, daha da konuşamadık. Sanki boğazım düğümlenmişti.

Esin' siz bir hayat düşünemiyorum. Annem de bana bakarken " Oğlum, telefon et. Belki açar."  dedi.

Tabi ya, bu benim aklıma neden gelmemişti.  En sonunda dayanamayıp telefonumu elime alarak Esin'in numarasını aradım.
Gelen yanıt " Aradığınız kişiye şu anda ulaşılmıyor." Yanıtıydı.
Annem de, bana merakla bakarken " Ne oldu, oğlum açmıyor mu?" Diye sordu.

Sıkıntıyla telefonu kapatırken, anneme cevabım sadece başımı iki yana sallamak oldu..

Ayağa kalktığımda ise annem bana şaşkınlıkla bakarken " Nereye oğlum bu saatte?" Dedi.

Ben de ona " Anne, ben Esin' i aramaya çıkıyorum. Gerekirse her taşın altına bakacağım, ama onu bulacağım. O, bunu hak etmiyor, onu bulup buraya ait olduğu yere getireceğim." Derken kapıdan hızlıca çıktım.

Yol boyunca avare gibi dolaştım, durdum.  Sanki her  yerde onun gülüşü, her parkta bana bakması, her evin camında da, bana gülümseyerek el sallaması vardı.

Onsuz nefes alamıyordum, sanki. Hiç bir yere sığamıyordum. O yokken, benim kalbim acıyordu, canım yanıyordu. Onsuz üşüyordum. Tam o esnada onu gördüm. Bana, yine aynı o sabah olduğu gibi yine gülen gözlerle baktı.

O an yerimde durdum. Bu, gerçek değildi. Esin burada mıydı yani?

Esin tam karşımda durmuş, üzerinde gelinliği bana gel, anlamında işaret yaptı.

O an gözümden bir damla yaş süzülürken zoraki gülümsedim. Onu çok özlemiştim. Henüz evleneli üç ay olmuştu ama şimdiden kördüğüm gibi birbirimize bağlanmıştık.

Esin bana bakarken bir anda arkasını döndü. Sanki beni takip et der gibi bir hali vardı. 
Onun arkasından temkinli adımlarla giderken, Esin de bana ara ara bakmaya başladı.

O an hiç beklemediğim bir şey oldu. Esin benden gittikçe uzaklaşmaya başladı. Sanki uzanıp da, tutamayacağım kadar...

Arkasından korkuyla " Esin, gitme. Seni çok özledim." Diye bağırdım.
Ama Esin yoktu, yine bir başımayım.

Kendime geldiğimde tekrar Esin' i aramaya koyuldum. Gerekirse her hastaneye, her karakola bakacaktım.

Yolda giderken, otobüs garının önünde durduğumda hızlıca içeriye girdim. Başka şehire de gitmiş olma ihtimali beni korkutuyordu.

Masa başında oturan görevliye gülümseyerek bakarken " İyi Akşamlar, ben size bir şey soracaktım." Dediğimde görevli de bana bakarak " Buyurun." Dedi.

Ondan cesaret alarak " Ben, eşimi arıyorum. Evden çıkmış, acaba buraya bugün kumral saçlı, zayıf biri geldi mi?" Diyerek Esin'i adama tarif ettim.

Adam da başını sallayarak " Bir saniye, kontrol edeyim. Adı neydi?" Diye sordu.

Ben de hemen heyecanla " Esin Korrhanoğlu." Dedim.

Sevdanın 3 Rengi / Tamamlandı.  Where stories live. Discover now