2./ Yeni Bir Yolculuk

111 33 158
                                    

Melih  telefonu kapattığında aklına gelen fikirle her zamanki numarayı tuşladı.

Ancak bu, işi yapsa yapsa o yapardı. Telefon çaldı çaldı ve en sonunda karşıdan kalın bir erkek sesi "Alo." Dediğinde Melih de derin bir nefes alarak "Her zaman ki yerinde misin?" Acil buluşmamız lazım." Dedi.

Karşı taraftan da "Evet, yalnız burada buluşalım. Dışarısı ikimiz için de çok riskli olabilir." Diyerek telefonu kapattı.

Melih taksiye atlayarak buluşma yerine gitti. Taksi eski yıpranmış bir binanın önünde durduğunda Melih taksiden indi.

Burada kimse yaşanıyordu, o yüzden de yakalanma şansları yüzde sıfırdı.

Bina belli ki çok eski bir yapıydı. Camları kırıktı, bu çoğu zaman içerisinin buz gibi olmasına sebep oluyordu.

Melih binanın önünde durduğunda bir süre binaya baktı. İçinden "İnşallah bu sefer olur." Diye dua etti. Ardından da binaya doğru yürümeye başladı.
Tan binanın önünde durduğunda iki iri yarı adam onu bekliyordu.

Adamlardan biri ona baktığında her zaman yaptığı şeyi yaparak " Okyanus." Diye paraloyı söyledi.
Adamlar ikna olmuş olacak ki, kapıyı açarak içeriye geçmesi için kenara çekildi.

Melih de kibarca gülümseyerek içeriye girdi. İçeride hemen hemen hiç ışık yoktu. Sadece tavanda asılı olan lambanın cılız ışığı ortalığı aydınlatıyordu.
O sırada adamlardan biri "Beni takip et, seni bekliyor." Diyerek önden ilerlemeye başladı.

Uzun dar bir koridordan geçerek en sonunda bulunan odanın önüne geldiklerinde adam kapıyı açarak kenara çekildi.

Melih odaya girdiğinde odanın ortasında sadece bir masa sandalye vardı. Onun dışında hiç eşya yoktu.

Melih tam karşısında oturan yaşlı, kır saçlı adama baktığında adam da içtiği sigaranın dumanını havaya üfleyerek "Evet, bu kadar acil olan nedir, seni uzun zamandır burada görmüyorum?" Diye sordu.

Melih de derin bir nefes alarak "Yardımına ihtiyacım var. Bu gece ailemi de alarak sınır dışına çıkmam lazım, bunun için de pasaport ve kimlik gerekiyor." Dediğinde adam şöyle bir düşündü.
Melih için o bir kaç dakika sanki bir kaç sene gibi geldi.

Adam da başını sallayarak "Hallederiz, paran var mı?" Diye sorduğunda Melih hemen cebinden bir tomar parayı çıkartacak adamın önüne koydu.
"İşte istediğin miktar burada. Şimdi söyle bakalım, ne zaman yola çıkacağız." Diye sordu.

Bu iş, uzadıkça sabırsızlanıyordu. Adamlar onu bulmadan bir an önce buradan gitmeliydi. Üstelik onun yüzünden daha fazla kişinin canı yanmadan..

Eğer bir kişiye zarar gelirse ömrü boyunca kendini asla affetmezdi. Adam da gülümseyerek "Anlaşıldı, işleri hızlandırmaya çalışırım. En geç sabaha buradan ayrılmış olursunuz.Ama sabahleyin erkenden limana gitmeniz gerek. Bu arada kimseye yakalanmayın." Diye cevap verdi.

Melih de adama bakarak"Tamamdır, senden haber bekliyorum." Dedi.

O an içi çok rahatlamıştı. Gülümseyerek oradan ayrıldı.Şimdi annesini görmeye gidebilirdi.

Taksiye binerek mahalleye doğru yola koyuldu. Evinin önünde durduğunda taksiden inerek tam evine gidiyordu ki, o sırada hiç beklemediği bir şey oldu.

Evlerinin önünde o adamlar vardı. Allah kahretsin, annesinin dediği doğruydu. Ya, bu adamlar annesine zarar verdiyse? Düşüncesi bile çok korkunçtu.

Eğer öyle bir şey olursa bu adamları asla yaşatmazdı. Bu dünyadan hepsini silerdi. Tek bir toz taneleri bile kalmazdı.

"S. Sizler. Demek ailemi buldunuz." Diye dişlerini sıkarak küfretti. Adamlardan biri onun olduğu tarafa doğru başını çevirdiğinde hemen korkuyla duvarın dibine saklandı.

Sevdanın 3 Rengi / Tamamlandı.  Where stories live. Discover now